Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Halkın, içinde bazı mitlerin adının geçtiği kendi efsaneleri vardı; ayrıca herkesin, adını, niteliklerini ya da maceralannın ayrıntılarını bildiği Herakles gibi kahramanlar da vardı; tamamen klasik olan diğer efsaneler ise şarkılar sayesinde biliniyordu. Her ne olursa olsun, sözlü edebiyat ve ikonografi herkese, ayrıntısı bilinmese de tadı hissedilen bir mitolojik evren kurmacasının varlığını ve özelliklerini tanıtıyordu. Bu ayrıntı yalnızca okula gitmiş olanlar tarafından biliniyordu. Zaten üç aşağı beş yukarı bu hep böyle olmamış mıdır? Klasik Atina'nın, düşüncelerin aynı olduğu, tiyatronun gönüllerin birliğini pekiştirdiği ve ortalama bir yurttaşın lokaste veya Heraklesoğulları'nın dönüşü konusunda her şeyi bildiği büyük bir medeni topluluk olduğuna gerçekten inanılıyor mu? Bir mitin olmazsa olmaz kuralı herkes tarafından bilinmek değil, herkes tarafından biliniyor kabul edilmek ve bu varsayıma layık olmaktır; bu yüzden genellikle mitin aslı bilinmemektedir. Poetika'da işi bir adım öteye götüren üç söz vardır; bir tragedya yazıyorsak, benimsenmiş mitlerle yetinmek zorunda değiliz, der Aristoteles ve şöyle devam eder: "Bildik konular bile çok az insan tarafından tam olarak biliniyorken böyle bir çaba tuhaf olurdu; bununla birlikte bu konular herkesin hoşuna gitmektedir." Atina halkı, tragedyaların geçtiği mitik bir evrenin varlığını kabaca biliyordu, fakat konuların ayrıntısını bilmiyordu; bu nedenle, Antigone veya Fenikeliler'i izlemek için Oidipus efsanesini en küçük ayrıntılarına kadar bilmesi gerekmiyordu: Çünkü tragedya şairi tıpkı hikayeyi kendi yaratıyormuş gibi, okurlarına her şeyi öğretme özenini gösteriyordu. Fakat mit biliniyor kabul edildiği için, şair, okurlarından daha üstün bir konumda yer alınıyordu: Zira diğerlerinden daha fazla bir şey bilmiyor ve çok yüksek düzeyde bir edebiyat yapmıyordu.
·
90 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.