Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

''Her yıl,bahar Ağrıdağının üstüne yürürken,dağın yamacındaki Küp gölünün kıyısına o yörenin tekmil çobanları gelirler,kepeneklerini gölün bakır rengi toprağının,kırmızı çakmak taşı kayalıklarının üstüne serip halka olup otururlar. Çobanların her yıl sayısı değişir. Tanyeri ışırken bellerindeki kavallarını çıkarıp Ağrıdağının öfkesini hep birden çalmaya başlarlar.Tam gün batar batmaz da usulca,her birden kavallarını bellerine sokar,doğrulurlar. Bu sırada da küçük bir ak kuş gelir kanadının birisini gölün som mavisine batırır,uçar gider.Uzakta,yukarda bir gemi gibi karlar ülkesinde yüzen kayalığın dibinde çok iri bir at belirir,alacakaranlıkta koşumları ışıldar.Bir hayal olur gölün üstüne kayar,pare pare solarak ovada erir,çekilir yok olur. Sonra çobanlar çekilip gidince de,bir dengbej bir çadırda,nennilenen keskin bahar toprağına diz çöküp değneğini çeker,başlar türküsünü söylemeye.Bir kavalcı da ona eşlik eder. Lanetli Ahuri toprağına diz çöktüm.Üç kere seslendim.Üç kere ulu dağ sesime karşılık verdi.Som kırmızı,som mavi,som sarı açmış çiçeklerin,Som yeşilin üstüne,balkıyan,dağın doruğundaki yıldız harmanının altına diz çöktüm.Dağın sırtına,karlı yüreğine diz çöktüm...Büyük sevdalara yüreğini açmış dağın aydınlığına,ışığına diz çöktüm.Ulaşılmaz türkünün öfkesini söyledim.Karanlık bulutun altına,başımı döndüren kokunun içine diz çöktüm.Uçsuz bucaksız,dağdan akan bir ulu yalım selinin üstüne diz çöktüm.Üç kere seslendim dağa,üç kere seslendim bin yıllık bahar toprağının yüreğine,üç kere seslendim bin yıllık sevda toprağının kulağına.Çoban dedim,çoban nerdesin? Çoban geldi karşıma dikildi. Ve çoban Beyin kızına aşıktı.Kız da çobana aşıktı.Bey bunu duydu.Beyin on beş köyü vardı.On beş köyü işte bu Ahuri koyağındaydı.Bey dedi ki, şu çobanı yakalayın.Şu benim kızıma sevdalanmaya cesaret eden çobanı.Ölü ya da diri isterim. Sevda kuşu bir ateş oldu.Yalımdan bir yuva yaptı,yalımdan bir kavak ağacında.Sevda kuşu o yuvada yattı.Üç yavrusu oldu.Sevda kuşu üç yalım yavruyla uçtu.Uçtuğu yerler,konduğu yerler yalıma kesti.Dağ yalıma kesti,taş yalıma,toprak yalıma kesti.Gökyüzü,yıldızlar bir yalımda çalkandı.İnsanlar yalıma kesti.Yalımdan sevda kuşu dağların,denizlerin ötesine uçtu. Denizlerin ötesi yalıma kesti.Dağların ötesi...Çiçekler yalım açtı.Som mavi yalım açtı,sarılar,yeşiller yalım açtı. Çoban Ağrıdağına sığındı.Ağrıdağının yüreği yalıma kesti.On beş köyün erkekleri yakalamak,öldürmek için çobanın ardına düştüler.Delik delik Ağrının her yerini aradılar.Dağ,çobanı sakladı.Çoban yalıma kesti. Kız da bir gün yüreğindeki sevdaya dayanamadı,o da kendini vurdu Ağrıdağına.Çoluk çocuk,genç yaşlı,kadın erkek,on beş köyün insanı bu sefer de kızın ardına düştüler.Ağrı kızı da sakladı.Kız yalıma kesti. Bir gün çoban duramaz oldu,Ağrıdan destur isteyip saklandığı yerden çıktı.''Sevgilimi bir daha göreyim de beni öldürürlerse öldürsünler,'' dedi.Köyün üstüne yürüdü.Üç gün üç gece köyün yöresinde dolandı.Ölümü geciktirmek istiyordu,ölüm zor.Sonra gözünü kapayıp köye yürüdü.Baktı ki köyün yerinde yeller esiyor.Öteki,öteki köye vardı,köyler ortada yok.Baktı ki az ötede,kendi evlerinin bulunduğu kayanın yanında sevgilisi dolanır durur.İki sevgili kavuştular. Ağrıdağı zulme,kötülüğe öfkelenmiş,kaldırmış bir parçasını bunların üstüne yollamış.On beş köy tekmil canlıysa dağın altında kalmış.Dağ yutmuş onları...Ağrının öfkesi budur.Aşk kuşu bir yalımdır.Dokunduğu yüreği yalım eder.Sevda yuvası yalımdır. Ağrının öfkesidir bu.Ağrının belasıdır.Ağrıya karşı çıkılmaz.Ağrının lanetidir bu.''
··
126 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.