Bu inceleme yazısını Fragmanlar şeklinde yazmak istiyorum. Zira bütün olarak konuyu toparlayamayabilirim. Şunu da belirteyim yoğun istek üzerine yazıyorum.. 2 kişi talep etti, beklediler.. Nasıl.. 2 kişi az mı.. aaa.. 2 ağır abi ve abla.. Doktorum ve Civanım..
1- Benim okuduğum kitap, Jaguar yayınlarından neşredilen, İsmet Birkan çevirisi. Diyeceksiniz ki piyasada sanki başka basımı mı var ? Benim bildiğim yok.2012 yılında kurulduğunu öğrendiğim Jaguar Kitap çok büyük bir hamle yapmış bu eseri basmakla, onlarda yayın hayatına girdiklerinde 2013 de basmışlar Seraphitayı. 1000k da kitabın tanıtım kısmında Çevirmen İsmet Birkan “ Benim bugüne dek çevirdiğim en sıra dışı ve ilginç metin…” demiş.
2- Peki kitabın yazarı ne demiş .. gene 1000k da ki kitabın tanıtım sayfasına müracaat ediyorum.
“ Seraphita benim ustalık eserim olacaktır. Bir Goriot Baba her gün yazılabilir ama Seraphita gibi bir yapıt bir ömürde ancak bir kez ortaya çıkar.
3- Hal böyle olunca iki eserin okunma istatistiğine bakalım mı ?. Kaynağımız 1000k..Goriot Baba 11.000 okuma.. Seraphita ise 363.000 okuma..ayy pardon.. Seraphita sadece 363.. özür..
4- Peki.. Balzacın bu ustalık eserinin Türkçeye çevrilmesindeki bu gecikme ve okunma sayısında ki bu düşüklük niye ?. Benden mi cevap bekliyorsunuz ? Önce ben sordum ?.. Bildiğim bir şey var Elit bir kesim okuyacak bu kitabı, aynı yazarın bir başka ustalık eseri olan Louise Lambert te olduğu gibi..Onun da 1000k da okuyucu sayısı ..312
5- Louise Lambert ve Seraphita , bu her iki kitapta Balzac’ın Felsefi İncelemerinin içinde bulunuyor. Her ikisinin de ortak bir konusu var daha doğrusu ortak bir kişisi. “ Emanuel Swedenborg “. Bütün bu yaygara bu adamın ismi, kişiliği, konumu, karakteri ve fikriyatı yüzünden. Kim bu adam diyorsanız kabaca söyleyeyim, O bir görücü, O bir mistik, O bir evliya ,O öte dünyalar gidip gelen, cennet cehennemi defalarca ziyaret etmiş biri ve O bir peygamber.
6- Google amcaya sorduğunuz da hakkında bayağı bir malumat edinebilirsiniz. Her şeyden önce yaşarken ona hiç kimse Swedenborg demedi. Onun adı “Emanuel Swedberg “. Nette; Ona Swedenborg adını ölümünden sonra İsveç Kraliçesisinin verdiğine dair bir bilgiye rastgelmiştim. Sweden..İsveç demek herhalde “Borg “ un ne anlama geldiğini bilen varsa paylaşırsa sevinirim.
7- Google amca peki bize başka daha ne diyor : Onun bir bilim adamı olduğunu ama elli kusur yaşından sonra bir anda aydınlanarak mistik yönü ile karşımıza çıktığını söylüyor.
8- Balzacın doğumundan yaklaşık çeyrek asır önce vefat etmiş olan Swedenborg; yaşadığı zamanını ve sonraki yüzyılı etkilemiş bir şahsiyet. Balzacıda etkilediği kesin. Hatta zamanının ağır ağabeylerinde bir başka Emmanueli.. Kant'ı.. onun hakkında bir kitap yazmış Kant. O bile eller havaya diyor. Kant bile aklın kalesi olan biri bile bu kitabından dolayı linç yiyor. Kant’ın kitabı ,Say yayınlarından çıktı ve şu an piyasada mevcut adı da “ Bir bilicinin düşleri :Metafiziğin Düşleri ile Açıklamalı – Toplu Eserler 4 “..Bu 264 sayfalık kitabın tamamı Kantın eserini oluşturmuyor. Dönem öncesi ve Kantın eserini yayınladıktan sonra ki eleştirileri de kapsıyor.
9- Swedenborgun ise bizde yayınlanmış olan bir kitabı mevcut piyasada bulunmuyor. Tekrar basımı yok. Nadir kitapta bulabiliyoruz, o da birkaç tane ve fiyatı da 300 Tl.
10- Kitabın konusunu, kurgusunu anlatmayacağım, diğer incelemeleri tekrar etmiş olurum. Swedenborgun fikriyatını içeren Seraphitanın sözlerini sitede paylaştım. Uzun uzun .. ilgilenen onlara bakabilir.
11- Fikriyatına şapka çıkarıyorum. Lakin Swedenborg’un bende çağrıştırdığı iki hususu söylemeden edemiyeceğim. Onlardan ilki “ Tanrının şehre uğramadığı “ ilkesine ters durumu. Ne demek istiyorum. Göklerin sesini alabilecek kendini bu konuma getırmeyi başarmış biri çevreyle bağını koparmış münzevidir. İsa Çölde, Musa Dağda, Buddha Ormanda, Muhammed mağarada..Bu hazretlerin hepsi şehrin hayhuyundan uzakta olmayı seçmişler ve aydınlanmışlardır. Swedenborg ise Londra da odasında. İyi niyetli düşünürsem kalabalıkların arasında yalnız kalabilmeyi başarmış biriydi,belli ki, aynı bizlerin çoğu gibi. Beni rahatsız eden ikinci öğe; Swedenborg un İsveç sarayına, Kraliçeye yakınlığı..
12- Seraphitanın beni en etkileyen kısmı ise son bölümü oldu. Spoiler vermeden.. nasıl diyeyim.. Ben gidiyorum kalanlara selam olsun misali..İnsanın kan dökücülüğüne, savaşlara ve acılara sitem dolu göndermeleri idi..
13- Kitabı okumayı düşünenler varsa; Azizimin dediği gibi,Louise Lambert önce sonra da Seraphitayı okuyun diyorum..