Aşık Garib'in sevgilisine ulaşmak ve onu bulmak amacıyla giriştiği yolculuk; Mecnûn'un Leyla için çöllere düşmesi; Ferhad'ın Bisütun dağını delmek için giriştiği başı sonu gelmez meşakkatlerle, Hüsn ü Aşktaki Diyar-ı Kalp yoluculuğu ara sında en ufak bir benzerlik mevcut değildir.
Diyar-ı Kalp yolculuğu fizik planda gerçekleşen bir zorlu seyahat olmayıp, bilakis doğrudan doğruya insanın kendi içinde seyrettiği rûhî bir haldir.
Daha açık ifadesiyle Aşk'ın bu seyahati, vücudu ile Ben-i Muhabbet kabilesi arasında bulunurken, onun kalp ve ruhunda idrak ettiği manevi bir halden, bir "iç yaşayış" tan başka bir şey değildir.
Böylesi bir "iç yaşayış"la, eski hikayeler içinde ilk defa Hüsn ü Aşk vasıtasıyla yüzyüze gelebiliyoruz. Bu "iç yaşayış"ın anlatımı esnasında bilinçli bir somutlaştırma söz konusu. Galib şiirinin gücü, zaten bu somutlaştırma kabiliyetinde kendini ortaya koyuyor.
Sayfa 98 - Necmettin Türinay