Gönderi

Tanrıtanımazlık hiçbir zaman devletlerde karışıklığa yol açmamıştır, çünkü dünyadan öteyi düşünmeyen tanrıtanımazlar kendi kendilerini dizginlemek zorunluluğunu duyarlar. Üstelik, insanların tanrıtanımazlığa, Augustus Caesar'ın gününde olduğu gibi, barış zamanlarında yöneldiğini görürüz. Oysa boş inançlar kimi devletleri kargaşaya sürüklemiş, devletin bütün aşamalarını saran yeni bir ilk-devinim gücü, "primum mobile", ortaya çıkarmıştır. Boş inançlarda başı çeken halktır, bu konuda her zaman bilgeler delilerin ardından gider, mantık ilkeleri uygulamalara yön vereceğine, tam tersine, uygulamalar ilkelere yön verir. Trient Kurultayı'nda birtakım başpapazların çıkıp skolastik felsefeye inananların yıldız bilimcilere benzediklerini, bunların doğal olayları açıklamak için gökyüzünde merkezler, iç içe geçmiş felekler, odaklar, yörüngeler gibi şeyleri, böyle şeylerin var olmadığını bile bile uydurduklarını; skolastikçilerin bunun yanı sıra, kilisenin tuttuğu yolu haklı çıkarmak için bir sürü dolambaçlı karmakarışık belit ile önerme ortaya koyduğunu ileri sürmeleri yerinde olmuştur. Boş inancın nedenleri, insanın hoşuna giden, duyuları kamaştıran ayinlerle törenler; aşırı bir içten pazarlıklı sofuluk gösterisi; kiliseye yük olmaktan, papazların tutkularına hizmetten, çevirdikleri birtakım dolaplarla ceplerini doldurmalarından başka işe yaramayacak bir aşırı gelenek düşkünlüğü; yeniliklere kapıları ardına dek açan birtakım bönce tasarılara kulak vermek; Tanrının işlerini insanca ölçülerle açıklamaya kalkışarak bir kavramlar kargaşası yaratmak; son olarak da özellikle, sıkıntı ile yıkımın birbirini izlediği barbarlık çağlarıdır. Uluorta bir boş inanç, çarpık çurpuk bir şeydir; bir maymunun insana benzemeye kalkışması onu nasıl daha çok çirkinleştirirse, boş inanç da dinden sayılmaya kalkışınca öylesine çirkinleşir.
Sayfa 43 - Yapı Kredi Yayınları, 2. baskı, Çev. Akşit Göktürk
·
191 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.