Bekledik.
Durduk.
Bir gelenimiz yoktu.
bilmiyorduk biz tabii.
Yalnız gidecek olanın
gölgesi vurur cama…
Bazı evlerin ışıkları
insanın içinde yanıyor işte.
Kırmızı çatıdan
sade bir ev akıyordu o gece
gözümden.
Ben ve kalbim
yalnızlığı
adımlarla gelen
bir şey sanıyorduk.
İnsan en çok beklerken
tanıyor kendini
sevdiğini,
sevgiyi.
Hangi içtenlik doldurabilir ?
kalbinden istemediğin
bir şeyin gerçekliğini
ve gerçek!
Hangi insanla doldurulabilir ki
göründüğü hal’in kusursuz güzelliği
duruluğu ve değişmez safirliğini.
Gerçek!
içinde geniş yeri olan
kapısız köyün iyimser bekçisi
Kime diyebilir ki
eksiksen dur!
çoğaltma kendini!
Alır gerçek..
Buyur eder elbet.
beklemez çünkü.
Hep yanında olur.
Dilsiz olduğundan değil:
Suskunluk
bazen
saygının bir duruşu,
söz’ün çoğunluğudur.
Yaşam diye yol aldığın
yaşlı yollardan hiç birinin
asla girmediği o yol’da
yürüyerek işte!
Sade ve sessizce
aldığın yolda renklenip
çoğaldıkça sen!
Ve her gün çoğalan
çocuklara rağmen!
Bir kahraman gibi
ruhuna usta
hitap ettiğin için,
buyur eder gerçek.
Tam da içine!
“Bir evde ışıklar yanıyorsa
o gece
yaşayan biri vardır.
Ve her yaşayan da
bunu yazacaktır!”