Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
POSTMODERN BİR İNTİHAR MEKTUBU
“Ben roman” ve “hakiki roman” ayrımına dair öğrendiğim bilgiler hoşuma gitti.
Osamu Dazai
Osamu Dazai
’nin kendi hayatından kesitleri yarattığı karakter üzerinden aktarımı ve bu samimiyet insana etkileyici geliyor. Ama madalyonun bir de diğer tarafı var ki düşündürücü! Zeki ve yetenekli bir çocukken neden bir soytarı gibi davranarak kabul görmek istiyor Yozo? Ailesinin maddi durumu iyi ve ailesinden kimse ona kötü davranmıyor. Okulda tüm derslerde başarılı ve akran zorbalığıyla da karşılaşmıyor. Yine de var olan kişiliğini ve arzularını bastırmak için toplumun küçük gördüğü personalara sığınıyor maskelerin ardına saklanarak. Varoluşsal bir durum desem küçücük yaşlarında bile böyle bir durum içinde. Babasının kendisine sorarak almak istediği hediyeyi kendisinin istemediği ama babasının istediğini düşündüğü bir hediye olarak gizli saklı babasının defterine yazıyor. Neden? Babası istediğini de yapacak kadar hoşgörülü bir adam. Anlaşılmaz bir durum ve hiçbir sığınılacak özür yok! Kadınlar onu beğeniyor diye kadınsız bir hayat arzusuna bürünüyor. Hatta fahişelerle beraber olurken onların kendisine olan bağlılığını anlayınca onlarla bağını kesiyor hemen. Güya toplumun en alçak gördüğü kesimlerde kendisine yer arıyor ama sevgi, ilgi, şefkat görünce arkasına bakmadan kaçıyor. Şımarıkça! Anne motifi açısından gördüğümüz herhangi bir yok sayma yok kitapta. Belki çok kardeşli bir ailede ilgi görmeme olabilir ki hep beraber yenen yemeklerde sessizlik buna işaret ediyor bir parça. İlgimi çeken bir başka nokta ise kadınlardan hoşlanmasa da ve fahişelerle günlerini geçirse de bekaret konusu söz konusu olunca hemen evlenmek istemesi oldu. Hani toplum normlarından bağımsız düşünce tarzı? Belki de ülkesinde var olan Budizm gibi bir dinden çocukluğunda Hristiyanlığa geçtiğinde Meryem Ana figürü etkisi de olabilir bu fikrinde. Öte yandan karısına tecavüz edildiğini gördüğünde arkasını dönüp kaçması ve karısından ayrılmayı seçmesi, karısına tecavüz eden adamın başkalarına da bunu yapacağını düşünmesi ama hiçbir eyleme geçmemesi karaktersizliğinin ve kendisinin de kabul ettiği korkaklığının bir yansıması değilse nedir? Ya onun bir aynası gibi olan arkadaşının karısını kurtarmaktansa Yozo’nun canını yakmak İçin ona gelip durumu anlatarak çekip gitmesine ne demeli! Çok rahatsız edici tipler. Toplumun ve doğanın böyle insanları bir şekilde hayattan uzaklaştırması doğal seleksiyon mu diye düşündürüyor. Karısını sevdiğini ve bu kötü olaydan dolayı saçlarının beyazlamasını örnek gösterenler şunu fark etmeliler ki Yozo’nun burada yıkıldığı nokta karısı için üzülmesi değil hiç kimseye güvenemeyecek olduğunu fark edip insanlığa olan inancını kaybetmesidir. Biraz da sorular soralım kendimize: İnsanlık nedir? Ahlak nedir? Başkasını kandırabiliriz ama ya kendimizi? Bizim gibileri? Yazar, Yozo üzerinden yarattığı çevreyi kandırma sahtekarlığı ile bize de bir tokat atıyor. Kimse tam anlamıyla kimseyi kandıramaz çünkü kimse kimseyi tam olarak anlayamaz- kendi dahil. Suç ve Ceza göndermesi çok hoştu. Toplumun belirlediği suçlar ve çekilen cezalar insanın yaşamının harmanlanmış halidir aslında. Tek gerçek: HER ŞEY GEÇER! Kültürümüzdeki deyişiyle ve çok daha rahatlatıcı versiyonu olarak: “ BU DA GEÇER YA HU!”
İnsanlığımı Yitirirken
İnsanlığımı YitirirkenOsamu Dazai · İthaki Yayınları · 202333,9bin okunma
·
551 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.