öttürmeler..:
- dünya bir düştür. evet, dünya... ah! evet, dünya bir masaldır.
Az gittim, uz gittim, dere-tepe düz gittim.. nihayetinde en başa döndüm, efsunlu külliyatını bitirdiğim Anar’ın okumaya ilk başladığım noktasına: 
Puslu Kıtalar Atlası (Çizgi Roman) ‘na… İşin seyri biraz farklı ama bu defa, çünkü Atlas’ta resimler üzerinden bir yolculuğa davetliydim. Kâh şaşırıp kâh düşünerek; bazı gülüp bazı gerilerek ama başından sonuna kadar keyif alarak okuduğum bir kitap oldu.
Resim ve illüstrasyon ustası büyük çizer 
İlban Ertem beş senelik uğraşının sonucunda böyle bir eseri ortaya çıkarmış. Hem de eğmeden bükmeden; kırpmadan biçmeden yapmış bu işi. Masal tadında bir rüyadan tatlı mı tatlı bir izlence sunmuş biz okurlar için.
Bir okur olarak benim aciz tavsiyem, önce 
Puslu Kıtalar Atlası ‘nın okunması yönünde.. Zira hayal dünyamızı oldukça zorlayan kitabımız bitikten sonra oluşacak boşluk, İlban Ertem sayesinde biraz tamamlanacaktır kanaatindeyim okur için.
Doksanlı yılların ortasında çıkıp 2015’e gelindiğinde çizgilerine kavuşan romanın ne anlattığı ise biraz zor cevaplanacak nitelikte. Olay örgüsü nerede başlıyor, nerede bitiyor, sonuç nereye varacak derken anlatılan her şey bitişe kadar efsununu koruyor.
Az da olsa konuya değinmek gerekirse: Uzun nam İhsan Efendi, rüya nasıl olsa ruhun vücuttan ayrılıp farklı diyarlarda dolaşması ise o zaman ben de istihareler ile rüyalar ile bir dünya haritası çıkarabilirim, kalkıp da onca yeri gezmeme gerek yok düşüncesinden mürekkep bir adam. Bir gün dayısı Arap İhsan Efendi’nin hayatını kurtaran kitabın külhanî bir çevirisi eline geçiyor: Rendekar’dan Zagon Üzerine Öttürmeler… Yahut da Rene Descartes’in Metod Üzerine Söylev’i mi demeliyiz :) Bu saatten sonra “bir kitap okuyup hayatı değişengiller” familyasının bir üyesi olan Uzun İhsan Efendi kitabı okudukça zogon daha da ilgisini çekiyor. Zagon yani yöntem ise ‘şüphe’… Kitabı okuyup bitirdikten sonra İhsan efendi yeşil uyku şurubundan için tekrar istihareye yatıyor ve olaylar gelişiyor o andan sonra. Sonrası olaylar olaylar: teşkilat-ı mahsusa mı dersiniz İstanbul’un dilenciler örgütü mü, ceryanlı balıklardan kurulan düzenek mi dersiniz zaman makinesi mi, yoksa yeryüzündeki sekizinci madde mi bilemiyorum ama içerisinde yok yok gerçekten de.
Hadi buyurun, bu defa gerçek bir izlenceye davetlisiniz. Kitapla kalın…
··
1 artı 1'leme
·1.124 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.