Bu kitabı elime alırken Mevlana ile Şems arasındaki diyaloglara, tartışmalara denk geleceğimi onları yakından tanıyacağımı düşünmüştüm.Ama yazar Mevlana ile Şems arasındaki bağa atıfta bulunarak romanı çok farklı bir boyuta taşımış.Ahmet Ümit’le ilk tanışmam ve şunu açıkça söyleyebilirim ki yazı dilini çok sevdim.Cümle kurma becerisi, betimlemelerdeki ustalığı beni kendisine çekti.Kitabın son sayfalarına geldiğimde ise şunu net anladım.İnsanlara,yaşanmışlıklara ya da yaşanamamış olanlara öfkemiz ne kadar büyük görünse de, içeriye girip o öfkeyi görebilen ve o öfkeye sahip çıkan insanlara olan öfkemiz çok da söndürülemez değil.Biz insanlardan çok içimize dert olan öfkeye öfkeliyiz.Biz, bizi iyileştirmek istemeyenlere,öyle bir başına bizi bizle bırakıp gidenlere öfkeliyiz.Bu savaşın kazananı önemli değil, savaşa öfkeliyiz.Belki bir tebessüme, belki bir anlayışlı bakışa, belki bir sarılmaya tav olacak bir öfke bu.