'' Otobüste Laik Kalmama Hakkı '' başlıklı köşe yazım
Halkının yüzde 90’ının Müslüman olduğu, İslam’ı din olarak kabul ettiği bir ülkede yaşıyoruz. Yüzde 90 olmasa bile bu rakamın istatistiklere bakılırsa yüzde 90’lara yakın olduğu gerçek. Ancak hâlâ ülkemizde yaşayan bu Müslüman çoğunluğun “Müslümanca” yaşamasına engel olunuyor, bu çoğunluğa itibar edilmiyor maalesef. Bunun sebebi belki Müslümanların pasifliği, belki Müslüman olmayanların tahakküm etmedeki başarısı. Her ne sebeple olursa olsun Müslüman çoğunluğun bu hali içler acısı. Bir otobüs firmasında yolculuk yaparken bile bir Müslüman’ın namazına müsaade edilmediği bir ülkede yaşıyoruz. Üstelik ‘laiklik’ kalkanını kullanarak özürleri kabahatlerini aratıyor namaza engel olanların. Şunu açıkça söylemek lazım ki uzun yolculuklarda bazen iki namaz arasına mola denk gelmiyor. Bu durumda bir Müslüman ne yapacak? Zaten seferi olarak kılmak istiyor. Bu da en fazla 5 dakika. Buna da müsaade edilmiyorsa… Peki Müslümanlar ne yapmalı? Kendilerine bunu reva gören firmaları tercih etmeye devam mı etmeli? Yoksa en doğal hakları olan ‘BOYKOT’ yoluna mı gitmeli? Müslümanlar kendi haklarını savunmalı, kendilerine karşı müsamaha göstermeyenlere tek yürek boykot gücünü kullanmalıdır. Ancak bu güçlü savunma refleksi Müslümanlara bu ülkede daha HÜR yaşama imkanı tanıyacaktır. Mesela: Seçimlerden önce Müslüman seçmeni tavlama adına ‘dindar’ hüviyet kazananların, seçimden sonra ‘seküler, laik ‘ tavırlarına müsaade edilmemeli, onlara en büyük tepki ‘rey’ vermeyerek gösterilmelidir. Müslümanlar itibar görmek istiyorlarsa, itibarlarını kaybetmemek zorundadırlar.
Kavgaya, gürültüye kimse tenezzül bile etmeden en büyük gücünü ‘tepki’ ile göstermelidir. Müslümanları yok sayanları yok saymak, Müslüman düşmanlarına gösterilecek en büyük tepkidir. Küfür ve hakaret ile, linç kültürü ile hiçbir yere varılamaz. Müslümanlar yaşadıkları ülkenin kurallarına uyarak, kendilerine karşı olanlara tepki göstermeyi bilmelidir. Bunun da yolu boykottur. Şayet bir firma İslâmî hassasiyetleri ciddiye almıyorsa, Müslümanlar da onları tercih etmemeli, onlara para kazandırmamalıdır. Bu, her Müslümanın aynı zamanda bilincini, şuurunu da ölçen bir dik duruş eylemidir.
Müslümanların söz hakları da elinden alınmamalıdır. Müslümanlar, yakın tarih konusunda mağdur oldukları her konuyu dile getirmelidir. Ne pahasına olursa olsun. Hakaret edilmeden söylenen hakikatlere birileri tahammül edebilmelidir. Neden istifa etmek zorunda bırakılıyor kıymetli insanlar, bunu anlamak mümkün mü? İttifak; ortak değerler etrafında olur, değerlerinden taviz vererek değil. Bir kazanırken beş kaybetmek kârlı bir ticaret değildir. Küstürülen dost, kazanılmaya çalışılan karşıttan çoksa?
Ülkemizde linç kültürü var. Kendisi gibi düşünmeyenleri linç edenler daima var. Bir resmi törende bile kendileri gibi saygı duruşunda durmak istemeyenlere, bunu inancına aykırı görenlere saygı göstermiyorlar. Bu saygı duruşunda, arabaları zorla durdurmaya çalışarak kazaya sebebiyet verenlere ne demeli?
Sosyal medyada kendileri gibi düşünmeyen insanlara ağız dolusu hakaret eden, linç eden, hedef gösterenler sizce neyi hedefliyor?
Yazımın bütününe bakın. Bazı firmaları, kişileri tenkit ettim. Fakat isim kullanıp, şahsiyet cellatlığı yapıp, kimseyi hedef gösterdim mi?
Hakaret edip, kimsenin şahsiyetine laf söyledim mi?
Tenkit etmekte bir kültürdür, beceri gerektirir. Tenkit etme anlayışından yoksun olanlar maalesef sağa sola hakaret edip, kendi egolarını tatmin etmekten öteye gidemeyeceklerdir…
Bu ülkede madem ki bir arada yaşıyoruz, birbirimize tahammül etmek zorundayız.
··
1.229 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Otobüs deyince şöyle acı ve komik bir şekilde güldüm.. O kadar çok anımız var ki tesislerde her biri macera ve gerilim filmi gibi geldi geçti gözümün önünden..En son diyanet beyan meyan arzediyordu.
Laik Organizmadan söz almak İsrail' (şeref yok.)den toprak almak gibi.
Bu yorum görüntülenemiyor
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.