Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

222 syf.
9/10 puan verdi
« Kuyucaklı Yusuf» 1937’de yayınlandı. Türk edebiyatında öncü bir role ve öneme sahiptir. Türkiye’nin o döneme kadar ifade edilmemiş sorunlarını dile getirmektedir. Kuyucaklı Yusuf’a kadar Türk romanının ana konusunun ”batılaşma” üzerine olduğuna denk gelmişizdir. Kuyucaklı Yusuf’la ise ezilen köylü ve toplumsal yapının aksayan yönleri ilk kez ele alınmaktadır. SPOİLER İÇERİR! Romanda beş ana karakter bulunmaktadır, bunlar: Yusuf, en has ve önde gelen karakterimizdir. Kendisi sanki doğmadan ölmüş, kimsesiz, fakir bir halk çocuğudur. 1903 senesinde bir sonbahar ayında, yağmurlu bir gecede, Aydın Nazilli Kuyucak köyünde eşkiyalar annesi ve babasını katletmişlerdir. Sert bir mizacı, cesur yürekliliği, haşin ve insanlara güvenmeyen bir yapıda oluşu dikkat çekmektedir. Hayatında tek güvenecek dalı ve yaşama sebebi çok sevdiği karısı Muazzez’dir. Muazzez, kaymakamın kızı ve Yusuf’un karısıdır. Kendi halinde, saf ve iyi niyetli biridir. Annesi ve Yusuf arasında sıkça çatışmalara göğüs germektedir, özellikle babasının yokluğunda saf ve temiz duyguları annesi yüzünden suistimale uğramış ve kendi özünden uzaklaşmasına sebep olmuştur. Kaymakam, yani Salâhattin Bey, Muazzez’in babası, Şahinde’nin kocasıdır. Ailesine düşkün, sevecen, samimi, şefkatli ve merhametli bir aile babasıdır. Şahinde, ise evin hanımı, annesi, Salâhattin Bey’in eşi ve kişiliği sebebiyle romanda kötülüğü simgeleştiren bir karakterdir. Kin, nefret dolu, kötü yürekli bir kadındır ve sürekli memnuniyetsizlik içerisindedir. Bu memnuniyetsizlik ve kötülük onu sürekli arkadan bir dolaplar çevirmeye teşvik etmektedir. Şakir, kasabanın külhanbeyi, zengin bir ailenin oğlu, adı kasabada nam salmış her dediği yapılan bir kabadayıdır. Muazzez üzerinde kurduğu kötü planlar neticesinde Ali’nin (Yusuf’un arkadaşı) ölümüne sebep olmuştur. Yusuf’a kin ve nefretle yaklaşan bir serseridir. Diğer yardımcı karakterler ise: Hacı Ethem, 24 yaşında kurnaz, Şakir’in kirli işlerini yapan ve ondan otlanan bir gençtir. Hilmi Bey, Edremit'in zengin ailelerinden birinin çocuğu, Midilli İdadisinde okumuştur. Şakir'in babasıdır ve zengindir. Fabrikası, zeytinlikleri, Bağ evi ve Edremit'in merkezinde bir konağı vardır. Oğlu gibi kendisi de insanlarla kirli çıkar ilişkilerine girmektedir. Avukat Hulusi Bey, Salâhattin Bey’in yakın arkadaşıdır. Babacan biridir ve Yusuf’u olanlara karşı uyaran bir dosttur. Kübra, babası başka bir kadınla kaçtığında annesiyle Hilmi Bey’lere sığınmıştır. Onlar tarafından kötü olaylar yaşadıkları için konaktan ayrılmışlardır. Bir kulübede annesiyle yaşar ve sonra Salâhattin Bey’lere taşınırlar. Bir gün başlarını alıp ortadan kaybolurlar. Çocuk yaşta Hilmi ve Şakir’in tecavüzüne uğradığı için ruhsal olarak yaralıdır. İnsanlardan korkar ve kaçınmaktadır. Yusuf'a içten içe yakınlık duyduğu için ona kötülük gelecek diye endişelenmektedir. Kübra’nın annesi, zaptiye çavuşuyla evli ve Aydın'ın Çine ilçesine kayıtlıdır. Elinden bir iş gelmez ve Hilmi Bey’in konağına hizmetçilik yapar ve oradan ayrılınca da Yusuf’un zeytinliklerinde çalışmaya kötü amaçlarla gönderilir. Kübra ile yokluk içinde yaşamını sürdürmektedir. Kübra ve annesi, Şakir ve babası Hilmi Bey’in ne kadar kötü insanlar olduklarının Yusuf, Muazzez, Salâhattin Bey tarafından öğrenilmesinde kilit karakterledir. Yusuf, Kuyucak’ta doğmuştur. Bir gün, köylerini basan eşkiyalar ailesini yok etmişlerdir. Yusuf bu olaydan sonra kimsesiz bir çocuk olarak kalakalmıştır. Kuyucak’ın iyi yürekli kaymakamı Salâhattin Bey köyde tek başına kimsesiz ve kötü bir hâlde kalan Yusuf’a acıyarak onu evlatlık olarak yanına almıştır. Bundan dolayı Yusuf’a herkes doğduğu yer sebebiyle Kuyucaklı Yusuf demektedir. Salâhattin Bey, Yusuf’a tıpkı küçük kızı Muazzez gibi babalık yapmış ondan hiçbir şey esirgememiştir. Muazzez ve Yusuf kardeş gibi beraber büyüyüp gitmişlerdir. Aynı okulda okumuşlardır ve Yusuf zeki bir çocuktur. Lakin küçük yaşta yaşadığı travmatik yaşantılar onu dış dünyaya karşı sert, acımasız yapmıştır. Bu nedenle okumak istememiş ve hiç ilgi duymamıştır. Okumadığı ve mesleki hayatına bir yön çizemediği için kendini çoğu zaman hayatta bir anlamsızlık içinde bulmaktadır. (Özellikle Salâhattin Bey’in ölümü sonrası karısı ve Şahinde’nin sorumluluğu üzerine kalınca, kendi yaşamına dair sorgulamaları giderek artmaktadır.) Bununla birlikte, Şahinde hanım Yusuf geldiği gündem beri onu sevmemekte ve ona üvey annelik yapmak istememektedir. Yusuf böyle bir ortamda biraz hırpalanarak, biraz Muazzez’in varlığına tutunarak, biraz da Salâhattin Bey’in merhameti sayesinde bu evde büyür. Yusuf zaman ilerledikçe Muazzez’e karşı derin duygular beslemeye başlar, onun üzerine titrediği bir varlık olur. Muazzez’i kötülüklerden korumakla adeta kendini sorumlu hisseder. Şahinde Hanım’a hiç güvenmiyor ve kızına dahi kötülük yapabileceği düşüncesi içerisindedir. Yusuf ve Muazzez bir bayram günü bir yere giderler. Kasabanın külhanbeyi, Şakir, Yusuf’un yanında Muazzez’i görünce laf atar, ona sarkıntılık yapar. Bunun üzerine Yusuf onu döver ve o gün bugündür aralarında bir münasebet başlamış olur. Şakir o güne dair büyük bir kin tutar. Bu sebeple Muazzez’i elde etmek için Hacı Ethem ile işbirliği yaparak bir düzen ayarlar. Muazzez’in babasını bir kumar vesilesiyle borca sokar, bu borç vasıtasıyla Muazzez’i ister ondan ve o da eli mahkum bir şekilde kabul etmek durumunda kalır. Bunun üzerine Yusuf boş durmaz, arkadaşı Ali’ye gider. Onun bir bakkalı vardır. Salâhattin Bey’in borçlandığı parayı ondan alır ve Şakir’e Hacı Ethem aracılığıyla öder. Muazzez, Şakir’den kurtulur ama bu sefer de bakkalla evlenmek durumundadır. Ali’de uzun zamandır bunun hayalini kurmuştur ve rüyada gidibidir. Bir başkasının düğün gününde, Muazzez’i elde etmeyi kafasına koymuş olan Şakir, kaza gibi göstererek Ali’yi bilerek vurur. Zengin ve ün salmış olduğu için ceza almaktan da paçayı kurtarır. Muazzez’in ailesine şantaj, baskı yoluyla Muazzez’i vermelerini ister. Ali’nin ölümü olayları daha da dramatik bir duruma sokmuştur. Yusuf Muazzez’i çok sevmektedir. Fakir olması ve Şahinde Hanım tarafından sevilmediği için hislerini kimseye açmaz. Fakat, bir gün tüm bu olanlardan sonra Muazzez dayanamaz ve Yusuf’a açılarak onu sevdiğini söyler. Yusuf şaşkınlık içinde, ümit edemeyeceği hayali bir an da gerçeğe dönmüştür. Şahinde Hanım, Yusuf’la evlenmesini hiç istemez ve her şeye rağmen kızını zengin Şakir’le evlendirmeyi düşünür. Kızının Şakir’le buluşması için elinden geleni yapar. Durum böyle olunca, Yusuf ve Muazzez çareyi komşu köylerden birine kaçıp, orada nikahlanmakta bulurlar. Şahinde Hanım, bu duruma içten içe öfke duyar. Salâhattin Bey ise memnundur çünkü Yusuf’un kızına gözü gibi bakacağından emindir. Bu sebeple onlara destek olur. Yusuf’a hükümette bir iş verir. Bir gün, Salâhattin Bey kalp krizi sebebiyle ölür. Yusuf ve Muazzez beraberliklerinin ardından yaşadıkları bu durum karşısında büyük bir hüzüne bürünürler, her şey bir an da gölgelenmiştir. Şahinde ve Şakir bunu fırsata çevirir ve arka planda sinsi sinsi beklemektedirler. Yeni gelen kaymakam İzzet Bey vasıtasıyla Yusuf’u gezici köy tahsildarlığına verdirirler. Böylelikle Yusuf evden, karısından dolaylı yoldan uzaklaştırılmış olur. Yeni kaymakam artık Şakir ve Şahinde’nin elinde bir maşa olmuştur. Yusuf’un yokluğu onlara bir fırsat olmuştur, Şahinde evini içki ve eğlence merkezi yapar. Kızını da intikam hırsından dolayı eve aldığı erkeklerle fuhuşa iter. Bu durum kasabanın her yerinde duyulur. Dedikodular alır başını gider ve Yusuf durumu öğrenir ve gidişattan rahatsız olup köye döner. Yusuf, köye gelince her şeyi kendi gözleriyle görür. Karısı kötü emellere alet edilmiştir. Onu tanıyamamaktadır. Şahinde’ye çıkışır, aklını başına toplaması için onu uyarır. Bir gün, eğlencenin tam ortasına denk gelir ve Şahinde’yi, Şakir’i ve yeni Kaymakam’ı öldürür. Muazzez’de bu esnada ağır yaralanır. … «Yusuf gözlerini bu yaraya dikti ve belki yarım saat, hiç kımıldamadan baktı. Orada, o kanlı çukurda, şimdiye kadar geçen bütün hayatını görüyor gibiydi.» …. Onunla şehrin dışına kaçar fakat Muazzez acı bir şekilde kollarında ölür. Onu elleriyle açtığı bir çukura gömdükten sonra ortadan kaybolmak suretiyle sırtında bütün kederleriyle ve yıkıntılarıyla başını eğmeden yeni bir hayata yol alır. Acı dolu, yürek burkan bir hayatın kısa ama dokunaklı hikayesi beni gerçekten çok etkiledi. Kesinlikle okunması gereken bir eser. Çok beğendim ve yakın zamanda bu eserin tiyatrosunu göreceğim için de çok heyecanlı ve meraklı bir bekleyiş içerisindeyim.
Bilinmeyen Şiir
Bilinmeyen Şiir
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı Yusuf
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Kuyucaklı Yusuf
Kuyucaklı YusufSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021173,9bin okunma
·
186 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.