Gönderi

İyilik
Hakkında iyi şeyler yazabileceğimiz dostlarımız yok mu hiç? Hayırla, iyilikle anabileceğimiz akrabalarımız, bize hatırlatacakları güzel geçmişleri olmadı mı hiç? Neşeyle, coşkuyla aktarabileceğimiz yaşanmışlıklarımız bitti mi, tebessümlerle yâd edeceğimiz geçmişimizi nerelere gömdük? Yaşanmadı mı hiç birisi? Gün boyu bir çiceğin hoş kokusu gelmedi mi burnumuza? Bir kedinin gözlerindeki tatlı bakıslarla, bir köpeğin kuyruğunu oynatmasıyla içimiz kıpırdamadı mı hiç? Hiç mi gökyüzüne bakıp, maviliğinde uçuşmadı ruhumuz? Bir bebeğin dünyaya gelmesiyle, bir kuşun kanat çırpışıyla, güneşin yeniden doğuşuyla, bir bilimsel icâdın keşfiyle, yağmurun toprakla buluşmasıyla, yeni bir şarkının, yeni bir filmin, yeni bir romanın yayınlanmasıyla, neden sevinemiyor ve bu sevinci birbirimizle doyasıya paylaşamıyoruz? Herkes, hepimiz kavga halindeyiz.. Birbirimize, hatta, hiç kimseyi bulamasakta, ortaya bir laf atıyor, sürekli birilerini iğnelemeye, yaralamaya, acıtmaya çalışıyoruz.. Muhteşem bir hoşgörü, sevgi, saygı, yardımlaşma, dayanışma kültürü geçmişine sahipken, şimdi, sanki o, geçmişteki övündüğümüz kültür bizim değilmiş gibi davranıyor, çirkin, yakışıksız ve ucûbe bir kültür inşâ ediyoruz.. Bu çirkin kültür inşâsının en büyük mimarının, yegâne sorumlusunun siyaset makâmı olduğunu elbette biliyorum ama, bunu ifâde etmenin bile bir kavga biçimi olduğunu da unutmuyorum.. Öyle bir hal oldu ki, kavga kaçınılmaz hale geldi.. Sosyal medyayı da neredeyse birileriyle kavga etme, orta yere bıraktığımız sözcüklerle birilerine laf sokma amacıyla kullanıyor, bir kez olsun, güzellikler paylaşmıyoruz.. Kızdığımız arkadaşlara iğneli mesajlar atarken, hayatımıza güzellikler katan, ruhumuza iyi gelen dostlarımızı iyiliklerle yâd ederek paylaşmayı hiç akıl etmiyoruz.. İnsanların ayıplarını zehirli bir keyifle ifşa ederken, başarılı insanların ortaya koyduklarına şaşı bakıyoruz.. Toplumsal yanlışlıkları işaret ederken kin kusuyor, nefret ve şiddet üretiyor, doğrusunu, doğru bir dille tarif etmeyi denemiyoruz.. Küfür etmekten, sövmekten, hakaret etmekten, hakir görmekten garip bir keyif duyuyoruz.. Halbuki, hayatta her şey bu kadar da kötü gitmiyor.. Gün içerisinde bir çok güzellikler de oluyor hayatımızda.. Ama biz nedense, iyi olanlarla değil de, kötü olanlarla besliyoruz kendimizi.. Oysa; hayat, kimseyi kırma, üzme, hırpalama lüksünü barındırmıyor bünyesinde.. Elvedaların zamanı hiç belli değil.. Helalleşmelerin miâdı çok kısa.. An yaşıyoruz.. Saniye sonrası elimizde değil.. Dün kötü laf ettiğimiz birinden, bugün af dileyecek fırsatı bulamayabiliriz.. Güzel şeyler söylemeyi ertelediklerimiz için de geçerli bu kural.. Hepimizin tecrübeleriyle sabittir ki, kırgınlıklar yaratan her bir davranışımız bize pişmanlıktan başka bir şey kazandırmamıştır.. O halde, özellikle sosyal medyadaki dilimizi yumuşatmalı, kendimizi siyasete, ideolojik bakışlara kanalize etmemeli, zaman zaman gökyüzüne bakmalı, belli aralıklarla şehir dışına çıkmalı, yeşille kucaklaşmalı, dostlukları yaşatmalı, akrabaları aramalı, velhasıl; yönümüzü sevgiden yana dönmeliyiz.. Özellikle, bugünlerde.
Hayri Varol
Hayri Varol
·
44 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.