İyi ki Ortaçağda Değiliz - Evrim Kuran (1/2)
"Ben mermerin içinde bir melek gördüm, onu özgür bırakana kadar yontmaya devam ettim" der büyük heykeltıraş Michelangelo. Vasata tamah edenler mermerleri cilalarken, kendi içini kazanlar bilir bunu. Bedeldir bu. Fikirde, duyguda, eylemde özgür kalabilmenin bedeli. Kısa bir süre önce memlekette ödenecek bedellere bir yenisi daha eklendi. "Basın Kanunu ve Bazı Konularda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" iktidar ortaklarınca Meclis'e taşındı ve 40 maddelik yasa tasarısı kabul edildi.
Sigmund Freud, Nazilerin kitaplarını yakması üzerine "Ne büyük gelişme kaydetmişiz. Orta Çağda olsak beni yakarlardı. Şimdi kitaplarımı yakarak yetiniyorlar" demişti. Yıl 2022. Orta Çağda değiliz ve fakat kimilerince "dezenformasyon yasası" olarak adlandırılan, bence düpedüz sansürü yasalaştıran bu kanunla haber alma hakkı, ifade özgürlüğü ve iletişim alanında hayatımız kökten değişecek.
Yasanın "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasını içeren en kritik maddesi 29'uncu madde. 29'uncu madde sadece gazetecileri değil milyonlarca sosyal medya kullanıcısını da ilgilendiriyor. Bu maddeye göre "Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse" bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak. Yasa sadece gazetecileri baskı altına almıyor. Bilim insanlarını, STK'ları, aktivistleri yani dokunulmazlığı olmayan ve sosyal ağları kullanan herkesi, her birimizi ilgilendiriyor.
Sansür yasasıyla birlikte sosyal medyadaki paylaşımlar ciddi biçimde kıskaca alınabilecek. Öyle ki erişime engelli bir haberi sosyal medya hesabından paylaşmak, anlık gelişen bir olaya ilişkin son durumu aktarmak veya yorum yapmak, bunları paylaşan hesaplardan retweet etmek de suç olarak değerlendirilebilecek.
Bavul Dergisi
Evrim Kuran
Sayfa 2Kitabı okudu
··
148 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.