Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hilafet makamının korunmasında dini ve siyasi yarar ve zorunluluk bulunduğunu sanan bazı kişiler, sunduğum kararların alındığı son dakikalarda hilafetin benim tarafımca üstlenilmesi önerisinde bulundular. Bu gibilere hemen olumsuz yanıtı vermiştim. Büyük Millet Meclisi hilafeti kaldırdığı zaman Antalya milletvekili, din bilginlerinden Rasih Efendi, Kızılay adına Hindistan'da bulunan bir heyetin başkanlığındaydı. Rasih Efendi Mısır'a uğrayarak Ankara'ya döndü. Benden görüşme isteyerek şu açıklamada bulundu: Gezdiği ülkelerdeki İslam topluluğu benim halife olmamı istiyormuş... Yetkili İslam heyetleri, Rasih Efendi'yi bana bu konuyu bildirmek için vekil etmişler... Rasih Efendi'ye verdiğim yanıtta, Müslümanların bana olan yakınlık ve sevgilerine teşekkür ettikten sonra dedim ki: "Din bilginlerindensiniz! Halifenin devlet başkanı demek olduğunu bilirsiniz. Başlarında kralları, imparatorları bulunan halkların bana ilettiğiniz istek ve önerilerini ben nasıl kabul edebilirim? Kabul ettim desem, bunu o halkın başındakiler kabul eder mi?! Halifenin emir ve yasakları yerine getirilir. Beni halife yapmak isteyenler, emirlerimi yerine getirmek gücüne sahip midirler? Dolayısıyla, anlamı ve işlevi olmayan asılsız bir sıfatı takınmak gülünç olmaz mı?" Açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslümanları hâlâ bir halife hayaliyle oyalamaya ve aldatmaya çabalayanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye'nin düşmanlarıdır.
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.