Çevremizi anlamaktan yoksunduk;hayalet gibi akıp gidiyorduk,hayretler içinde ve gizli bir esefle,tımarhanedeki bir coşku patlamasını seyreden aklı başında insanlar gibi . Anlayamıyorduk,çünkü çok uzaktaydık ve hatırlayamıyorduk;çünkü İlk Çağların gecesinde,hemen hiçbir iz -ve kesinlikle hiçbir anı-bırakmayarak giden çağlarda ilerliyorduk.
Sayfa 120