Gönderi

Stiegler’ın önermesine göre, “bir bardak –diyelim ki, sade, cam bir su bardağı– açıkça zamansal bir nesnedir, zaman içinde var olur ve bu sebeple evrensel fizik yasalarına ve entropiye tabidir: Zamansaldır çünkü sonsuz değildir.” Nitekim, su bardağı zamanda direnen bir nesnedir, ama zamana ait değildir. Stiegler, Edmund Husserl’ın ilk kez 1905’te sunduğu önermesini sürdürür: “Bir melodi sadece kendi süresi dahilinde oluşturulduğundan, zamansal bir nesnedir.” Yani, “tam anlamıyla zamansal bir nesne sadece ‘zaman içinde’ bulunuyor değildir; zamansal olarak oluşmuştur.” Husserl, bellek ve beklentiyi zamandaki nesneler olarak konumlandırır. Hatırlamada [retention], algısal hareketler bilinçte tutulur. Geleceğe yönelimde [protention], ân ile ilgili beklenti şekillenir; gelecek ile ilgili beklenen. “Birincil hatırlama, ortaya çıkan zamansal bir nesnenin şimdisinde, önceki tüm şimdilerinden kendi içinde tuttuklarıdır. Artık geçmiş olsalar da, bu önceki şimdiler, zamansal nesnenin güncel şimdisinin içinde muhafaza ediliyorlar ve bu bağlamda, sürekli olarak geçmiş haline geliyorlarsa da, mevcut kalıyorlar; olmuş bulunarak ve güncel şimdide olmuş bulunarak sürdürülebilir kılındıkları için mevcut kalıyorlar –halihazırda gerçekleşen şimdide hem mevcut hem noksan olarak ve zamansal nesnenin tamamen ortaya çıkmadığı ölçüde, tamamen geçmiş ama halen geçiyormuş (yani zamansal) olarak muhafaza ediliyorlar. Bir melodi, onu duyduğumda, zamansal bir nesne olarak kendini bana ortaya çıktıkça gösterir. Bu süreçte, şimdi ortaya konan her nota kendi içinde bir önceki notayı tutar, o da bir öncekini, vesaire. Şu anki nota, içinde tüm önceki notaları barındırır. [...]” Önceki olaylar, deneyimsel bir “şu anki nota” olarak birikir; sadece var olmanın anlık hâli olarak işlev gören bir Şimdi değil, birçok önceki Şimdiden oluşmuş hiper-yoğun bir nötron yıldızı olarak. Her görüntünün ardışık geçişi böylelikle her gelecek Şimdi içinde özetlenir. Stiegler, hatırlamayı hayal gücüne bağlamaya devam eder. Öyle ki, “bir melodiyi baştan sona iki kez duymuş olmak, bu iki duymada bilincin aynı kulaklarla dinlemekte olmadığını söylemeye yeter: Birinci ve ikinci duyma arasında bir şey olmuştur.” Algının, hatırlama evreleri arasında değişmesi, bir çeşit kurgu işlemidir, olmuş olan ile olacak olan ya da olabilecek olanı birleştirir. Stiegler bunu “algının kalbine hayal gücünün müdahalesi” olarak adlandırır, çünkü başka türlü nasıl “bir bilinç aynı zamansal nesneyi birden fazla kez dinleyebilir?” Eğer dünkü olayları tamamıyla hatırlasaydık ve hiç hafıza kaybı yaşanmasaydı; her dün, bugünün hareketli Şimdi’sinde tam olarak temsil edilirdi ve o da Şimdi’yi bastırırdı. Bu durumda da, Stiegler’e göre, “zaman geçmemiş olur. Hiçbir şey olmadı ya da olmayacak, ne şimdi (yeninin eksikliğinde duyulan sıkıntı dahil, hep bana kendini gösteren yeni bir şey olduğunda) ne de geçmişte: Şimdi, artık geçen, olan bir şey değil; zamanın geçmesi mümkün değil. Zamanın varlığı sona erdi.”
Digital Tarkovsky
Digital Tarkovsky
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.