Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
·
229 günde okudu
Her kitaba bir renk addedecek olursak; Vantablack -2014 yılında geliştirilmeye başlanan rengin üretimi sonuçlandı. Işığın %99'unu hapseden yeni renk, nano teknolojiyle hayata geçti. Renk olarak: siyahtan daha siyahtır -rengi kitabı kendiliğinden sahiplenir, tencere yuvarlanıp kapağını bulmuş olurdu. Exponansiyel biçimde artan ve tüm kaynakları tüketmek için birbirleri ile ezeli rekabet içerisinde olan dünya nüfusu, toprağın-doğanın-suyun-havanın-insanın sömürüsü, tahribatı ağır olan savaşlar, faşizm, milliyetçilik, militarizm, sırtımızdan inmeyen parazit ruhban sınıfı, gelenekler, insan eliyle kutsallaştırılan ahlak tarzımız, dogmatik fikirler, psikolojik atalet... -her küme kendisinin alt kümesidir yasası gereğince- alt küme elemanları olsun ve insanı da sabit fonksiyon olarak ele alalım (bilinen tarihten asla ders çıkarmadığına göre sabit olarak kabul görebilir) evrensel küme içerisinde kalan bölgede yaşanan etkileşimlerden kaynaklı varoluşçuluktan muzdarip insan ortaya çıkabilir. Bunu anlıyorum ama Albert farklı, diğer varoluşçuları tüketmeden bu adama bulaşmayın. Her satırını okurken -aklımdan, istemsizce- Hasan H. Korkmazgil - Ağustos Şiiri'nden bir kesit olan "yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek" mısrası geçti. Albert bey, amiyane tabiriyle geri vitessiz anlatarak, lamı cimi yok bu işin diyor ve beyninizin kıvrımlarına kadar size çektiği acısını hissettiriyor. Diyeceksiniz ki; hiç mi çıkar yolu yok bu karanlıktan, -yazarımıza göre- artık çok geç ama şerh olarak koyduğu 3 yasası var. (Daha detaya girmesini beklerdim.) Spoiler vermemek adına geçiyorum. Denenmesi yolunda seve seve gönüllü olacağım bir çıkış noktası var, değinmeden geçemeyeceğim. Eril düzenin felaketten başka bir şey getirmeyeceğine ve savaş, sömürü, yıkım olarak kendini kanıtlama peşinden de asla geri kalmayacağına inandığı için; erkin DİŞİL bireylerde toplanmasını istiyor. Kadının bu acımasızca rekabeti bitireceğini, yolundan yüzyıllar önce sapmış insanlığı tekraren hizaya getireceğine inanıyor. Daha bizim toplumumuzda kadın %100 özgür olmadı, yönetimi onlara vermek, neden olmasın? Yaklaşık 8 aydır, baştan sona defalarca okudum. Hazmedemedim. Varoluşçuları -özellikle de Albert Caraco'yu- kendi hayatımda bir yerlere oturtamıyorum. Gündelik hayatta nasıllar? Hiç mi sevdiklerinin yüzüne bakmamışlar? Bir manzaraya mesela? Nasıl sükuneti koruyabiliyorlar? En ufacık bir umut kırıntısına bile tav olmadan kalabiliyorlar? Benliğim karşı koyuyor; Ece Ayhan'a kulak veriyorum: "Biliyorum kıran kırana bir ortamdayız ve kesinlikle bir insan toplumu içinde bulunmuyoruz ama umut umuttur". Düşünüyorum, kendimden anca ayak serçe parmağımı sehpaya kazara çarptığıım zaman böylesine bir varoluşsal sıkıntı çekiyorum. Ellerimle kanlı canlı kitaplarına dokunmasam tarih sahnesinde yaşadıklarına bile inanmayacağım, ancak süper-kahraman olarak adlandırabilirim kendilerini. Sanırım puan veremeyeceğim.
Kaos'un Kutsal Kitabı
Kaos'un Kutsal KitabıAlbert Caraco · Sel Yayınları · 20162,173 okunma
··1 alıntı·
87 görüntüleme
Hᥱsᥒᥲ Hypatia okurunun profil resmi
İnsan kitabı bitirince garip bir boşluk ve gerginlik hissediyor değil mi? Umut tamam ama Caraco'ya göre umut da yok.
Celal Uslu okurunun profil resmi
Aldığım notlara baktım, 8 kez bitirmişim. Diyeceksiniz ki bu kadar abartılacak bir kitap mıdır? Bir türlü hazmedemiyorum efendim, nasıl bir insan umut yalanına kanmaz, nasıl? Varoluşçu insanlar da genel-geçer eğitim sistemlerinden, dogmatik fikirlerin şekil verdiği ailelerden, geleneklerin ön planlarda olduğu uluslardan geliyor. Ne tür bir birikime sahipler ki çemberin dışında tutabiliyorlar kendilerini, nasıl? Okuduğumu geç anlayan, özümsemesi için gözüne sokulmasına ihtiyaç duyan biri olabilirim, anlaşılan 8. kez bitirmem de fayda etmemiş benim adıma..
Hᥱsᥒᥲ Hypatia okurunun profil resmi
8 kez bitirdiyseniz tamamen hayat görüşünüz bir U dönüşü yapmalıydı ama sanırım çok umut dolu bir insansınız :) Aslında bu insanların hayatları, yaşadıkları dönemler ve pek tabii aile bireyleri de bu şekilde düşünmelerini tetikliyor. Umut çok güzel bir olgu ama insana hata yaptırabiliyor, acı gerçekleri görmesine engel olup yanlış kararlar aldırabiliyor. Tecrübeyle sabittir maalesef. Yaşanılan bu olumsuz tecrübeler de tüm hayata bakış açımızı değiştiriyor.
Celal Uslu okurunun profil resmi
Kapitalizm -azgın kapitalizm- o kadar umut pompalarken umutsuzluğa düşülür mü efendim? Düşene şaşarım. Reklamlar, diziler, kitaplar, afişler, şarkılar tonlarca -gerçek ve ya yalan- umut pompalarken, ortalık CEO ve kişisel gelişim uzmanından geçilmiyorken umutsuzluğa düşülür mü efendim? Düşülmez. Bakın 90bin nüfuslu ilçede doğmuş -tek aktivitemin sabah akşam bilye oynamak olduğunu özellikle belirteyim- baba mesleği olan küçük esnaflığı reddedip eline tornavida bile almayan, benim gibi ipsiz sapsız birini bile toplumda sınıf atlatarak mühendis yapan kaymak gibi kapitalizm varken (mübalağayı her zaman severim) ben nasıl umutsuzluğa düşerim. Olmaz ya, oldu diyelim, allah düşürdü umutsuzluğa o zaman yığınlara karışıp yeniden umut dolmaz mıyım, bal gibi de yaparım. İç Anadolu'da sık kullanılan bir vecize vardır: "Umut fakirin ekmeğidir." Varoluşçu şahsiyetlerin dönemlerinde kapitalizm yok muydu? Vardı. Her ulusun çıkmadık candan umut kesilmez minvalinde bir vecizesi var mıdır? Vardır. Pes doğrusu! Nasıl sıyrılmışlar bir türlü özümseyemedim. Albert Caraco bana göre değil anlaşılan.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.