“ Büyük bir dağ yükselir, on iki gök katından
“ Dağda bir kayın vardı, yapraklan altından,
“ Kayının altmdaysa, küçük bir çukur vardı,
“ Bir karış bile değil, o kadar yüzlek dardı.
“ Bu çukur hep doluydu, kutsal hayat suyuyla,
“ İçen ölmez olurdu, ebedi bir duyuyla,
“ Altın bir kâse vardı, bu suyun tam başında,
“ Bir de bekçi konmuştu, kimbilir kaç yaşmda,
“ Ak-Sakal Tata denir, bu bekçinin adına,
“ Tanrıca konmuş idi, bu kayının altına.