Gönderi

Bir Kabus Gördüm Uyanıkken Hayatımda
Aradan ömür geçmiş, yıllar harcanmış beş kuruşluk hayatımda. Bir dengenin, kıl payında ki hayatımın bir bekleyişti aldığım nefesim, vurdukça vurdu hayalim, hayalim bile karşıma vazgeç diye bana direndi. Küçükken her-şey olabileceğimi zannederdim, değilmiş işi tuhaf yani halen bile öyle zannediyorum. Bir kabus gördüm uyanıkken hayatımda. Kırışmış yüzümde her bir beyaz saç tellerimde erimiş bir umudun sönmüş kederi. Bir varlığında ateşine attığım senelerim, büyü artık çocuk bu senin zamanın değil yitirildiği, vazgeç artık benden uzaklaş tel örgülerinden, kapat artık yorgun düşmüş göz kapaklarını. Üç parmak bir tel örgüsünde, ufak iki çift göz kalp atışı bombaların sesine karışmış, yüzünde kıpkırmızı bir kan, üstü başı yırtık, öyle bir bakışı var ki adını bile unutturur. Avucumun içine yerleştirdiler ömrümü, uzatsam tutacaktım hayallerini iki çift pabuç, bir kat giysi. Umut işçilerine karşı, ruh satıcılarının işverenleri. Firari çağın yorgun bedeniyim. Ölümler devrinin en acımasız yüzyıldayım. Ninni sesi duyuyorum fısıltılar da. Bir yuvarlak masa on iki devlet satışa sunmuşlar ömürleri 7 bin çocuk 5 bin yetişkin, 12 eşittir 12 bin hayata matematiğin en çıkarcı tanımı. Hesaplar yapılıyor yuvarlak masada özgürlük getireceklermiş kahkahaların duyulduğu ülkemize, geldi, gitti ortaya attılar ateşi getirdiler kan ve ölümü, kahkahaları insanın vicdanında çürümeye bıraktılar, dost gitti düşmanla yaren oldu düşmanla kaldık tek başımıza. Ölümün dansın da oynattılar koparılan uzuvlarımızı. Bir petrol karasına kanları. Bir kabus gördüm uyanıkken hayatımda, aynada gördüm genç bir beden sıkıştırılmış ruhuna, yetmişlik bir hayat yolladım ölümler diyarına şimdi vazgeçecek misin umutlarına! Bu bedende, bu ruhuna, kıyamadığım hayallerime, tattırdılar yeryüzünde ki bütün acıları ruhuma, leş misali atılmıştım aralarına. Artık tanınmaz bir haldeydim. Parmaklarım üç tel örgüsü arasında, üstüm başım yırtık, yüzümün kanı damlıyordu toprağa, iki çift göz bana baktı, ayrı bir dilde anlaşıyor gibiydik, ellerinde ağır makineli bir tüfek, ayağında iki çift postal bir an ellerini uzattı tutsa kurtaracaktı beni bu ölüm diyarında. Neden her yer birden karardı, sırtımda acı bir his, birden bire bulutlar kapladı yüreğimi. "işte bütün gerçekler buydu kavuşmuştuk yıllar önce tel örgüsü de kaybettiğim mülteci çocuğunu, artık onunlaydım. Vazgeçtim artık yenmişti beni, susarak kaybettiğim iki çift eli tutuyorum." Neek
·
26 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.