Gönderi

Bakış açısı
BAKIŞ AÇISI Değerli okurlarım, bugün sizlerle bakış açısı hakkında konuşmak istiyorum. Hazırsanız başlayalım. Anne ve babalar çocuklarını büyütürken onlara bir bakış açısı verirler. Bu açı ilerleyen yaşlarda sende yer edecek. Bu açılar genelde; din, siyaset, tarih, toplum, açık, kapalı, sağcı, solcu, şucu, bucu.. Diye devam eder. Hepsi için bir bakış açısı oluşacak ve sen farkında olmadan bunları benimseyip hayatına uygulamaya başlıcan. Burada asıl sorun; önyargılı olmayı öğrendin. Birisi senden yani aslında ailenden farklı fikirde ise, mutlaka ‘’ şucu, bucu, ya da öteki’’ oldu. Bu bakış açısı öğle bir boyuta dayanıyor ki insanların hepsi yanlış yolda olduğunu düşünür ve onların değişmesini beklersin ve kendine şu soruları sorarsın. Neden tüm insanlar yanlış? Neden hatalarının farkında değiller? Neden kötüler? Değerli okurlarım, Bakış açısı zekayı geliştirir. Sihirbazlık (illüzyon) gösterisi izlerken keyif alıyorsan, bu normaldir. Ama eğer nasıl olduğunu merak ediyorsan ve öğreniyorsan, işte bu bakış açısıdır. Bazı insanlar da sana illüzyon gösterisi yapar. Aslında sana güzel bir görüntü sunar ama sahne arkasında yalan vardır. İşte bu insanları tespit etmek için de sana bakış açısı lazım. Şu soruyu sormalısın: ‘’ Ya öyle değilse? Buna bazıları şüphecilik der. Bu şüphecilik değildir. Bakış açını genişletmeye yarayan durumdur. Değerli okurlarım, Ülkemizde sürüp giden bir beyin yıkamayla karşı karşıyayız. Beyin yıkamak nasıl gerçekleştirilir biliyor musun? Aynı şeyi bir insana defalarca tekrarlarsın ve bizde bu ülkede bunu yapıyoruz. Sen şucusun… sen bucusun… sen şu partilisin... sen bu partilisin... senin görüşün şudur... onun görüşü şudur... ondan uzak dur. O kötüdür. Bu şuralıdır. O buralıdır. Bunu tekrarlar dururuz ve bu defalarca bize tekrar edilir- ta ki insanlar farklı düşünmeyi aklından bile geçiremez hale gelinceye kadar. Ortalama sıradan insan sürekli dikte edilen tüm bu yalanlarla öylesine dolmuştur ki, gerçekte neyin önemli olduğuna ilişkin kendi bakış açısı diye bir şey kalmamıştır. Değerli okurlarım, Bilirsiniz düşünceler insanların elinden çok kolay çıkar, kullanıma açık nesnelerdir, bedavadırlar her şeyden önce. Satılan düşünceyle bakış açısı oluşturulamaz. Düşüncelerin pazarlandığını da hepimiz biliyoruz. Artık günümüzde reklamcılar ‘’ konsept’’ yaratıyorlar. Asıl mesele onların elinden bunu nasıl alacağız? Bir sanatçı sanat eserini reklam olmaktan nasıl çıkaracaktır? Ya da gazete köşe yazısı düzeyinde yürütülen bazı etik ve politik tartışmaların elinden siyaset alanları nasıl kurtarılacak ve nasıl yeniden inşa edilecektir? Ya da düşüncenin kurtarılması nasıl yeniden inşa edilecektir bu ortamın içerisinde? Değerli okurlarım, Demek ki şu bakış açısıda önemli; karşıdakini kötü görüyorsun ama sen ne kadar iyisin? Sen de yok mu o kötü gördüğün davranışın bir benzeri? Geçmişte belli durumlarda sende aynısını yaptın. Şu an da da bu karşındaki insan yapıyor. Yargılama. Onun yerine bir bak bakalım bu durumu düzeltecek bir şey yapabilecek misin? Hepimiz etten ve kemikten ibaretiz. Hepimiz aynı evrensel kaynaktan geliyoruz. Yalnızca var olmak dışında bir şeyler yapanlar, insanı potansiyellerinin ateşini canlı tutanlar ve yaşamın büyülü dansının zevkini çıkaranlar sıradan yaşamları olan bizlerden farklı şeyler yapıyorlar. Yaptıkları bu şeyler arasında en önemlisi, dünyalarındaki her şeye karşı pozitif bir bakış açısı benimsemektedirler. İçimizde olumlu olumsuz neyi besliyorsak, zamanla o bizi ya tamamlayacak ya da tüketecektir. Olumlu bakış açısını büyütmemiz gerekiyor. Bakış açısını değiştiren kişi, kendini değiştirmeye hazırdır. Sizlere Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözleriyle veda etmek istiyorum. Gençliği yetiştiriniz. Onlara bilim ve kültürün olumlu bakış açılarını ve olumlu fikirlerini veriniz. Nasıl bakarsan öyle dünya, tercih bakanda. Sen nasılsan öyle hayat… diyor hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum Hoşça- kalın Sevgiyle- kalın Eğitimci- Yazar Soner Atabek
·
43 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.