"Sürekli korkunç ve kaçınılmaz bir kaderi hayal edip beklemek ya da sanki bunların "kendilerine" bir faydası varmış gibi duyuların ölüm ile kaybolacağı andan ürkmek ve tüm bu istırabı mantık yoluyla varılan yargıların doğurduğu bir sonuç olarak değil de mantıksız bir dürtünün eseri olarak çekmektir. Ancak zihinsel sükûnet, tüm bu korku ve kaygılardan azat olabilmek ve temel ilkeleri sürekli akılda tutabilmek demektir."