Duygusal donukluğum kendime karşı da geçerliydi. İçimdeki bu kıpırtısızlıkla hayatım giderek tekdüzeleşti, uğraşlarımın ve olayların çeşitliliğine rağmen günler öne çıkan bir şey olmadan peş peşe diziliyor, bir ağacın yaprakları gibi yeşeriyor ve sararıp gidiyorlardı.