Cengiz Özakıncı ise Bütün Dünya Dergisi, Kasım 2016’da yayınlanan
"Osmanlı Düzeninde Müslüman Türk Kıyımı"
başlıklı makalesinde durumu şöyle özetleyecekti:
"Hristiyanlar ‘cizye’ vergisi ödeyerek askerlik yapmayacaklar;
yedi yıl ve kimi dönemlerde daha uzun süren askerlik,
daha çok Müslüman Türklerin görevi olup çıkacaktı.
Öyle ki bu durum, süreç içerisinde Osmanlı Devleti’nin
Müslüman Türk uyruklarının genç ve üretken nüfusunun,
evlenip çoğalmak ve işini geliştirmek yerine, üretimden koparak
orduda, savaş alanlarında erimesine, azalmasına;
eğitim, sanat, zanaat, tarım, ticaret vb. uygarlık alanlarında gerilemelerine,
yoksullaşmalarına yol açarken;
buna karşılık gayrimüslim Osmanlı uyruklarının
genç ve üretken nüfusunun, yedi yıl askere gitmek yerine
evinde, köyünde, kentinde, işinin başında kalmasına;
evlenip çoğalmasına; eğitim, sanat, zanaat, ticaret, tarım, vs.
uygarlık alanlarında ilerlemelerine;
varsıllaşıp güçlenmelerine yol açacaktı.
Son dönemde 12 bankası bulunan Osmanlı'da
bir tek bankanın sahibi bile Müslüman Türk değildir,
hatta çalışanlar bile Türk değildir!.."
Elin yabancısı diyeceğimiz, Batılı; Fransız’ı, İngiliz’i bile
Osmanlıdaki Türklerin haline acır duruma gelmişti.
"Osmanlı Sarayından sürgün edilen Türklük" dediğimde
maksadımın arkasını dolduran şeyler işte bu ve benzeri gerçeklerdir.
Elbette biliyordum ki bu ve benzeri yazıları yazdığımda tepkiler alacağım
lakin, bu konuları araştırdığı halde,
yazmayan, görmezden gelen,
"Kitap satışlarım düşer, takipçim azalır, ekrana çıkamam, işimden olurum"
kaygısına düşen insanlardan değilim.
Cumhuriyet’in kurucusu ve vatanın kurtarıcısı
Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi;
"Benim yaratılışımda fevkalade olan bir şey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir."