Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Yoksa Kadercilik mi?
Edebiyat çevrelerinde, değişmeyen tartışma: “Tanrıların Arabaları” diye yarı masal yarı efsane bir kitap, nasıl olur da Türk okurları arasında bu derece ilgi görebilir? Daha açık sözlü olanlar, söze başka bir kitabı, Erol Toy'un “İmparator”unu ya da Yusuf Atılgan'ın “Anayurt Oteli”ni karıştırıyorlar, birincisini yalınkatlık, ikincisini toplum kaçakçılığıyla suçlayarak, onların yoğun bir ilgi görmesini de yadırgayıp eleştiriyorlar. … Dünya tarihinin geçmiş karanlıklarında uzaydan bazı canlıların yeryüzüne gelmiş olmaları olasılığını anlatan “Tanrıların Arabaları”, Cumhuriyet Türkiyesi'nde “her yerde hazır ve nazır" bir iş adamının doğuşunu ve marifetini anlatan “İmparator” ya da taşralı bir otel kâtibinin yalnızlığı ve cinsel bunalımını damıtmaya çalışan “Anayurt Oteli” arasında ortaklaşa ne vardır ki, aşağı yukarı aynı okur yığınlarını bu kitaplar çevresinde toplamıştır? Ne dersiniz, yoksa kadercilik mi? “Tanrıların Arabaları” dünyanın geçmişini olağanüstü varlıkların kaderine bağlayadursun, “İmparator” yakın geçmişteki devrimci başarısızlıkları üstün bir adamın gücü karşısındaki çaresizliğe, “Anayurt Oteli” ise zaten "yalnız" insanın bunalımını ölüm karşısındaki hiçliğine indirgiyor: Üç eserin ortaklaşa vision'u fantastik denebilecek güçlerin ağır baskısı altındaki bireylerin umutsuz kaderciliği ve onun çeşitli belirtileridir. Okurun bu kaderciliğe aşırı ilgisi, Türk aydınının 12 Mart operasyonundan sanıldığından çok etkilendiğini, çaresizliğine handiyse olağanüstü gerekçeler aradığını gösterir. Okuru bu çıkmazdan kurtarmak besbelli toplumcu sanatçılara düşüyor ama, bu herhalde bazılarımızın yaptığı gibi devrimci ağız kalabalığı yapmak olmayacak, zira bilirsiniz, o da daha derin ve daha karanlık umutsuzlukların gizli belirtisidir: Karanlıkta ıslık çalmak ya da öksürmek gibi.
Sayfa 163 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 5. basımKitabı okudu
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.