(Spoiler olamayabilir, ihmal etmemek için koyuyorum) 
Stefan Zweig 
Mecburiyet
Öncelikle kitap şu şekilde başlıyor; Her şeyi mutlu giden, kendi ülkesinden kaçıp İsviçre'de karısıyla beraber yaşayan bir adamın hikayesini ele alıyor ve günün sonunda adamın evine bir mektup geliyor. Bu mektup ise Hayatında iki karardan bir tanesi seçmesine sebep oluyor. Bu süreç boyunca adam asla kendisini özgür hissetmemektedir. Çünkü konsolosluktan kendisine, vatan görevi için kaçtığı ülkeye geri dönmesi hakkında mektup geliyor. Adam onların dediğini yapmak istemiyor fakat içindeki sese engel olamıyor. Kendisi, kendi iradesini kullanamıyor ve kendisini bir makine gibi görüyor. bu süreç boyunca karısı üstüne gitmektedir, burada kalıp özgür bir insan gibi yaşamasını istemiştir. Çünkü kendisinin özgür bir insan olduğunu üstüne basa basa söylemiştir. Fakat adam zihnindeki sesler yüzünden karısını duyamamaktadır, kendisini boğulmuş gibi hissetmiştir. Kitap o kadar duygusal olmamasına rağmen bana çok duygusal geldi, çünkü insanı düşünmeye ve o karakterin yerine koymaya teşvik ediyor Bu kitapta empati önemlidir... Stefan zweig İyi ki bu kitabı yazmış. İyi ki kendisi var ve iyi ki böyle bir kitabı okumuşum diyorum. Yani Uzun lafın kısası; Kitap kardeşliğin savaştan daha önemli olduğunu ve insanın özgür bir birey olduğunu anlatmıştır..
Kitabı okumayan herkese tavsiye edebilirim, iyi okumalar...
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.