Rüyalar Karabasanlar serisinin son kitabını diğer iki kitaba göre sönük ve cılız buldum. Nedenine gelince; Başını Eğ, Brooklyn Ağustosu ile Dilenci ve Elmas öyküleri King’in kaleminden sanki çıkmamış da başka biri çalakalem çiziktirmiş gibiydi. Şahsen bu hikayeleri çok vasat buldum. Diğer öykülere gelince; elbette başarılı bulduklarım oldu. Saat On İnsanları, Crouch End Sokağı ve Umney’in Son Vakasını çok beğendim. Özellikler Crouch End Sokağı’ında Lovecraft esintilerini görmek ve hissetmek hem heyecan verici hem de tüyler ürperticiydi. Doktor’un Vakası adlı öyküde ise King klasik, Sherlock Holmes ve Dr. Watson’ın çözmeye çalıştığı bir dizi sıra dışı olayları konu ediniyordu. Güzel miydi? Eh, fena değildi zira iyi dersem A. Conan Doyle’a haksızlık etmiş olurum. Ancak bir hikaye var ki ona ayrı bir parantez açmak isterim; Umney’in Son Vakasını başta beğendiğimi ifade etmiştim. Şöyle ki, bu öykü King tarafından bir roman şeklinde çiziktirilmiş olsaydı; sanırım en harika kitaplardan bir olurdu diye düşünüyorum. Tabii, bu sadece kendi kişisel düşüncem.