Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Hıristiyanlığın “haklı” ve “kutsal” savaşı Haçlı Seferleri İslamiyete karşı yapılan Haçlı Seferleri’nin ilki ise 1063 yılında İspanya’dadır. (Derginin bu sayısı ekli olamadığı için alıntıları bunun altına toplayacağım)
Bilim ve Gelecek Dergisi
Bilim ve Gelecek Dergisi
sayı 82 Ben burayı sadece alıntılara kolay erişim sağlamak için kullanıyorum Nasıl olduğunun ne önemi var ki
·
370 görüntüleme
Hamza okurunun profil resmi
Haçlı Seferleri’nde Hıristiyan Avrupalılar, Doğu’nun Hıristiyanlarının kendileriyle aynı olmadığını, onların “kendileri gibi Hıristiyanlar” olmadığını fark ettiler. Bu farkın nedenini anlamaları için önce Doğu’yu biraz anlamaları gerekecek, Doğulularla karşılaştırarak kendilerini değerlendirmeleri gerekli olacaktı. Avrupalılar bölgeye, Ortadoğu’daki Hıristiyan cemaatlerinin Müslümanların yönetiminde baskı ve zulüm gördükleri gibi bir varsayımla bakıyorlardı. Oysa Doğu Hıristiyanları sanıldığı gibi bir baskı ve zulüm görmedikleri gibi Müslümanların yönetiminde olmaktan da memnundular
Hamza okurunun profil resmi
Haçlı Seferleri’nin nedenlerinden biri de Avrupalıların karabiberi tanımış ve karabiberin “bağımlısı” olmuş olmalarıydı. ( Yazmak isteyen bahane buluyor gibi bir şey değil mi bu? )
Hamza okurunun profil resmi
Haçlı Seferleri’nin bahanelerinden biri kutsal topraklara Avrupa’dan hacca gidilmesini sağlamaktı. Oysa Müslümanlar Avrupalı Hıristiyanların hacca gelmesini önlemedikleri gibi, her yıl gelen hacı kafilelerinin güvenliğini de sağlamaya çalışırlardı. Ayrıca, Frank İmparatoru Şarlman’la Abbasi dönemindeki Halife Harun Reşid’in özel görevlileri arasında 806’da yapılmış anlaşmaya (¹) göre, kutsal topraklarda yaşayan Hıristiyanlara bir çeşit protektora verilmiş, uygulamada özerkliğe benzeyen bu statü ile Hıristiyanlar görece rahat oldukları ve inisiyatifli davranabildikleri gibi, Avrupalı Hıristiyan hacılar da durdurulmama güvencesine sahip olmuşlardı. Ayrıca, sonradan hac güzergâhının bir bölümünü içine alacak kadar genişlemiş olan Türk devleti de bir zorluk çıkarmıyordu.(²) Papa II. Urbanus’un (1088-1099) saldırı için çağrı yaptığı tarihe kadar (1095) yüzyıllar boyunca hiçbir hacı kafilesi gerçekten de geri döndürülmemişti. Kutsal topraklarda çeşitli Hıristiyan kurumları, Avrupalı hacılara, barınmadan Kudüs’te ölen hacıların cenaze törenlerinin yapılmasına ve defnedilmesine kadar birçok alanda hizmet vermekteydi. Hatta Kudüs’te Avrupalı hacıların Haceldama adında düzenli, bakımlı, özel bir mezarlığı bile vardı.
Hamza okurunun profil resmi
Bizans, Haçlı Seferleri’nin safında değildi, Haçlı Seferleri’nin yapılmasına yol açan bir bahaneydi yalnızca, zaten kendisi seferlere hiç katılmadığı gibi, bu “kutsal savaş”ı pek de sevmemişti. Kutsal savaşa karşı değildi aslında, kendisi 4. ve 5. yüzyıllarda “taşra” anlamına gelen Natolia’da (Anadolu’da) din adına “kutsal” bir savaş yürütmüştü¹, ayrıca elbette savaşçıydı ama “bu savaş”ı benimsememişti. “Kutsal savaşı” kendine değil, kendisini kurtarmasını beklediği Avrupalı Hıristiyanlara uygun görüyordu
Hamza okurunun profil resmi
o dönemde dünyanın en zengin, en büyük, en parlak, en önemli kenti İstanbul, 12 Nisan 1204’te Haçlılar tarafından her yeriyle zapt edildi. İlginç olan, çok az sayıdaki Yahudi ve Müslüman dışında tamamı Hıristiyan olan halka saldırılması, çok önemli sayıda (nüfusu azaltacak ölçüde) Hıristiyanın Haçlılar tarafından kılıçtan geçirilmesi, katliam ve yağma yapılması, kadınların ve çocukların ırzına geçilmesi ve sarayların, büyük ve önemli yapıların yakılması, Hıristiyanlığın kutsallıkları dahil bütün tarihi eserlerin, başta kentin en önemli abide yapıtı olan dünyanın en büyük ve en yüksek kubbeli yapısı Ayasofya’nın tahrip edilmesiydi... .... ....Ayasofya’nın rahiplerinin karınları deşildi, rahibelerinin hepsinin ırzına geçildi
Hamza okurunun profil resmi
Durdurulamayan Moğolların 1260’ta Memlûklar tarafından Ayni-calud Savaşı’nda yenilmesi ve arkasından onların da İslamiyeti seçmesiyle¹ Haçlılar “Moğol şansını” da yitireceklerdi.
Hamza okurunun profil resmi
Avrupa tarihyazımının ve bilimsel tarihçiliğinin bugün tamamen Türk düşmanı olduğu söylenemez ama Avrupa’daki Türk düşmanlığının kaynaklarına, Türk düşmanlığının önemli bir çıkış noktası olan Haçlı Seferleri’ne, Batı tarihçilerinin “Türk korkusu”nun başlangıcı olarak fazla değinmediğini de belirtmek gerekiyor
Hamza okurunun profil resmi
Bu bakımdan seferler aynı zamanda ilk “Avrupa birliği” projesidir. Büyük projeler “şiddet” ve “zor” olmaksızın gerçekleştirilemeyeceğinden bunlar öne çıkarılmış, bu yüzden Avrupa şiddete yönelmiş, şiddet ve zor için hedef aramış, hedef belirlemiş, Müslüman “kâfirler”i, “dinsizler”i, “paganlar”ı, “bütün Avrupa’yı ele geçirecek ve her yeri yakacak Türkler”i hedef almıştır
Hamza okurunun profil resmi
Anadolu’ya akan Türkler, Doğu Hıristiyanlığına darbeler vuran Türkler (en somut olarak 1048-49 ve 1071), gerek Cermen olsun, gerekse Latin olsun bütün Avrupa Hıristiyanlığını irkiltmişti. Aslında Selçukluların asıl amacı Anadolu’yu tamamen ele geçirerek Balkanlara, yani Avrupa’ya dayanmak, Doğu Roma İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmak değildi. Tuğrul Bey, Bizans ordularını dağıttıktan sonra geri çekilmiş, Alparslan (Çağrı Bey, 1029-1072) Malazgirt’te savaşmaktan kaçınmış, savaşı kazandık-tan sonra da ilerlememişti. İslamiyet, yayıldığı alanlarda merkezi özelliğini önemli ölçüde yitirdiğinden dolayı Selçuklular için Ortadoğu’da tam hâkimiyet kurmak ve birlik sağlamak batıya doğru genişlemekten çok daha önemli hale gelmişti. Ayrıca Alparslan’ın öncelikli hedefi Türkistan’dı. Yani Avrupalıların Türk korkusu yersizdi ama siyaseten kullanılmak üzere bu korku yapay olarak yaratıldı
Hamza okurunun profil resmi
Doğu Roma İmparatorluğu, 1071’deki Malazgirt yenilgisinden sonra Türklerin bölgede yayılmasını önleyemeyeceğini anladığında Roma’daki Papa’dan talepte bulunarak Haçlı Seferleri’nin yapılmasına yol açmıştı. Ancak, Papa II. Urbanus’a mektup gönderen İmparator Basileus I. Aleksios Komnenos’un (1081-1118) amacı, Hıristiyanlıkla ilgili değildi. “Kutsal toprakları kurtarmak” onu hiç ilgilendirmiyordu, bütün isteği, Konstantinopolis’in güvenliğini sağlamak ve -olur a- kaybettiği toprakları Türklerden geri almaktı. Romania (Roma toprakları), her geçen gün daha fazla Türklerin ve Arapların eline geçiyordu
43 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.