"Ah Selim Bey, şu dünyada yol kesenler olmayınca, şeytanlar ve zalimler bulunmayınca gerçek iyiler yahut yoksulları doyuranlar nasıl anlaşılır, Rabb'a kulluk edenler nereden bilinir?"
"İyileri tanımak için mutlaka kötülere ihtiyaç olduğu fikrine itibarım yoktur benim. Birilerinin semirmesi için birilerinin de aç kalması gerekmiyor çünkü. Yaşadığımız şu dünyaya bakınız, Rabbimiz, hangi eserini sevginin kucağında büyütmemiş? Neden okşamak ve kucaklamakla gidilecek yere, tekme ve tokatla erişmeyi tercih edenlere değer verelim ki? Gülümsemek dururken kaş çatmayı, sevmek ve barışmak varken küsmek ve kavga etmeyi huy edinenler zalimlikten gayrı neyin peşinde olabilirler? Bu erdemler için buluşacaksak ben de sizinle beraberim; lakin Ortadoğu'da savaş çıkaranlara
Hz. İbrahim'in doğruluk üzerine bina edilmiş Hanif akidesini bütün çıplaklığıyla anlatmadığınız sürece aramızdaki bu meseleyi çözmüş olamayacağız..."