Tekke ve zaviyeleri kapatıldı kalbimin
Tombul güvercinler dolaşırdı kiremit çatısında
Bulutlar akardı paçalarından, uğuldarlardı.
Kuşların şarkılarından anlarım.
Kimse hayra yormaz beni
Kuşbaz ve uçmaya meraklı,
Ütüsüz giyerim karabasanlarımı
Sakarım, sık sık çarpar deviririm yazgımı
İçimdeki suyu döktükten sonra işte, ondan sonra
Şikayetim yok, rahatım.
Taşralı ve safım.
Yağmurda unutulmuş bir Tanrı’yla ahbabım
Balkonda asılı kalır günlerce gökkuşağım,
Deterjan reklamına çıkacağız biz ikimiz Tanrı’yla
Ben böğürtlen lekeli çocuğu oynayacağım,
O kirli beyaz gömleğim.
Ah bir de şu gömleğe, göynek diyecek kadar
Cesur olaydım.
diyerek anlatıyordu bir şiirde kendisinden
Yıllarca şiirler okudu ve yazdı, en acısı da daha üç yaşındayken minik kızı, kendisi hayata veda etti kanser illeti yüzünden. daha kızı için de şiirler yazacaktı da nasip olmadı.
Vasiyeti gereği bin ahı da toprağa kaldı.
Şiir kitabından konuşmanın aslında iki yolu vardır. Birincisi direkt şiirleri paylaşıp karşılıklı hasbihal etmek, duygu ve düşüncelerin bizde meydana getirdiklerini karşılıklı paylaşıp bir öz dayanışmasında bulunmak. İkinci bir yol ise yazarın kendisinden ve bize anlatmaya çalıştıklarıyla ya da bizde uyandırdığı düşüncelerle bizim gözümüzden ortak bir paydayı sunmak olacaktır. İlki çok mümkün olmadığı için ikincisi üzerinden bir şeyler yazmak isterim.
Çocukken çıktığı muzip çocuksu şiir kaçamaklarının, sevdiklerine bıraktığı hoş ve kaçamak mektupların ve minik not şiirlerin ötesine geçmeye karar verdiği gün hisli dünyasından kaleme aldıklarını yine o hisli ve çocuksu yanını da hiç söndürmeden yüreklerimizin kapısından içeri atmakta, çoğu zaman biz farkında olmadan bize minik sürprizler yapmaktadır.
Didem Hanım ile ötekilerden farklı olarak kavramaya başladığınız duygu kaçmalar değil tersine mücadeleler ve üzerine gitmelerdir bir şeylerin. Zorlukların demiyorum çünkü kendisi de zorluk demek istemiyor şey diyerek gözünde küçültmeye, onlar küçüldükçe de umutlarrını büyütmeye çalışıyor. Gerek yangınlardan zarar görmüş duvarlarını grapon kağıtlarıyla süslemesi gerek de ne kadar ah çekse de vasiyetinde son ahını toprağa emanet eden naif bir insandır, insandı.
Allah rahmet etlesin, nice söylemesi gereken şiirleri vardı da belki bize bu kadarı fazlaydı. Kim bilir.