Tarık Tufan . Keşfettikten sonra vazgeçilmezim oldu diyebileceğim yazarlardan. Belki de kendi içimdeki sesi onun kitaplarında bulduğum için yazılarını ve kitaplarını bu kadar sever oldum. Yazar bu kitabında geç kalışlarının hikâyesini anlatıyor. Aşk’a geç kalışını, sevgiye geç kalışını, insanların birbirine geç kalışlarını, hayata geç kalışını... Her şeyin avuçlarının içinden zamanla nasıl kayıp gittiğini hissettiriyor bizlere. Sevdiği kadını (Füruzan) kaybettikten sonra şehrin sokaklarında onu arayan yalnız bir adamı. Geçtiği her yerde onlara ait gözünde canlanan anıları. Küçüklüğünde bir yılbaşı gecesinde kendisini terk eden annesinin ruhunda açtığı derin yaraları. Birbirine destek olacak yerde birbirlerini erken kaybeden dostları. Ve son olarak içindeki acıya merhem olacağını düşündüğü terapi koltuğundaki sayıklamaları. Kitap hüzünlü bir hikâye ile başlayıp hüzünlü bir şekilde sona eriyor. Yazar kendine has diliyle içerisindeki karanlık kuyuda kaderin derin izlerini, biz okuyuculara sunmuş. Keyifli okumalar dilerim…
Alıntılar: (Sayfa 93)
‘’Ben gidiyorum.’’
Bu kez başka türlü söylemişti. Oysa gitmesine ne kadar alışkındın; birbirinizden uzaktaydınız ve yanına geldiği kısa zamanların sonunda hep gidiyordu. Uzaklara.
Veda etmeye cesareti olmayanın sevmeye de cesareti olmazmış. Acı çekerek öğrendin. Her aşk, içinde bir, bir vedayla büyürmüş. Acı çekerek öğrendin. Ayrılık, âşığın kalbinde kabul bağlamayan yaraymış. Acı çekerek öğrendin. Onun yüzünü, saçlarını, ellerini, boynunu, omuzlarını, sırtını acı çekerek öğrendin. Gözlerinden ateş damladı. Ellerinden ateş, dilinden ve göğsünün ortasından ateş. İki yangından birini seçtin. Günahı. Kor içinde. Kül oluncaya kadar.
Geç KalanTarık Tufan · Doğan Kitap · 20211,916 okunma