Görme yetisini kaybettikten sonra kendisine eserlerini yazma konusunda yardımcı olmak isteyen insanlara zorluk olmasın diye öykü yerine şiir yazdırmayı tercih etmiş bir yazardır kendisi. Öykülerini sevdiğim kadar kişiliğine de hayranım. Her sıkı okur gibi uzun süredir bir şeyler yazma isteği içimde hep olmuştur. Okuma serüvenim boyunca romandan daha çok öykü türünü sevdiğimi fark ettim. Hep yazmaya başlamak için doğru anı bekledim ve sonunda öteki öyküsünü okuyunca o anın geldiğini anladım ve yazmaya başladım. Bu yüzden BORGES benim için çok özel bir yazar olarak kalmaya devam edecek.. Kitap birbirinden güzel on üç kısa öyküden oluşuyor. Öykülerde yer yer hayal ve gerçek iç içe geçiyor, eleştiriyel konular bile tatlı bir dille kaleme alınmış. Hayal dünyamızı zenginleştiren bir kitap her öyküde acaba ben olsam ne yapardım, nasıl hissederdim? diye düşündüm. Öyküler kısa olduğu için içeriğini anlatmak istemiyorum spoiler olmasın diye. Kitapla ilgili söyleyebileceğim tek kötü şey; BORGES kitaplarını bulmanın zor olması ve olan kitapların da çok pahalı olması örneğin