Hocam, incelemeniz çok güzel olmuş, kaleminize sağlık. Değinmek istediğim bir husus var benim de, aşırı dolduğum, sinirlendiğim yukarıda bahsettiğiniz küçük çocuk muhabbeti ile aynı sebebe dayanan bir konu. Bazı insanlar o kadar tuhaflar ki keşke bu bahsettiğim tuhaflık güzel bir gizemin kelimeler ile ifade edilemeyecek yanından ötürü söylediğim bir tuhaflık olsaydı. Maalesef ki değil.. İstanbul'da deprem beklendiği de gündemde şu sıralar, biliyorsunuz. Millet olarak iflah olmuyoruz, akıllanmıyoruz farkındasınızdır. Max. 2 hafta yas tutup sonra hiçbir şey olmamış gibi hayatı sürdürmeleri çok acı verici bir durum. İnsan unutandır deniyor da bu kadarı da olur mu be, diye haykırmak istiyorum. Ve sanıyorum ki unutan iyileşir sözünü çok yanlış anlamış bir topluluğuz. İstanbul depremi için yahut genel olarak bir deprem bölgesinde olduğumuzdan ötürü deprem uyarılarında bulunduğum zaman direkt karşılaştığım cevap: "Allah korusun, Allah göstermesin." oluyor. Anlamıyorum, Allah niye korusun?! Allah korumaz, korusaydı bu ölen masum insanları korurdu, değil mi? diye sorduğumda gözü fal taşı gibi açılan ve tövbe et, terbiyesiz diyenlerle karşılaşıyorum. Yahu, Allah sen kendini koru diye sana akıl, fikir vermiş. Kendinizde misiniz? umut, umut, umut.. hâlâ umitvar olunmalı mı inanın bilmiyorum. temennim; insanların bu son depremden sonra bir nebze olsun bilinçlenmiş olup her şeyi dine indirgememeleridir. Çok doldum geçen şu süreç boyunca.. Mazur görünüz uzun yazışımı da.