Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Dikkat dikkat!
Plastiklik ya da yoğrulabilirlik. Beynimizle ilgili anlayışımızı kökten değiştiren, "yeni beyin"i tanımlayan bir kavram bu. Temelde bu kavram, beynimizin değişme kapasitesine işaret ediyor. Beyinlerimiz yaşantıya dayalı olarak kendisini dönüştürme yeteneğini hiç kaybetmiyor ve bu dönüşümler çok kısa sürelerde bile gerçekleşebiliyor. Beyniniz bugün dünden farklı. Bu fark dün ve bugünün yaşantılarının, son yirmi dört saatte sahip olduğunuz düşünce ve duyguların bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Yaşadığımız günlerde imgeler hızla akıyor ve dört bir yandan üzerimize sağanak halinde ses ve imge yağıyor. Zamanın hızlandığı, insandan aynı anda birden fazla ödevi tamamlamasının istendiği bir çağda dikkati uyanık tutmak da zorlaşıyor. Karşılaştığım pek çok insan, dalgınlık veya unutkanlıktan yakınıyor. "Bir şeyi düşünmeye başladığımda kafam başka yerlere dalıp gidiyor, oradan başka bir konuya sıçrayıveriyorum," tarzı yakınmalar, belirli bir zamanda birden fazla iş yapması istenen insanlardan sıklıkla işitilebiliyor. Bu dikkat dağınıklığı, yerine getirmemiz gereken farklı ve çok sayıda yükümlülükten kaynaklanabiliyor. Ama sebepler hanesine, giderek global bir spor haline gelen uzaktan kumanda cihazıyla kanallar arasında gezinme alışkanlığını da eklememiz gerek. İki dakika haber seyrettikten sonra bir maça, oradan bir tartışma programına seğirtiyoruz. İnsan beyninden taleplerimiz her geçen gün fazlalaşıyor. Günümüzün imge ve sese boğulmuş, her tarafından yeni bir uyaranın fışkırdığı dünyasında her şeyi çabucak halletmemiz bekleniyor. Sükûnet tehdit edici bir şey artık. Sokak sesleri, kornalar, sirenler, balata gıcırtıları sessizliği o kadar tuhaf ve sıradışı hale getiriyor ki, neredeyse artık sessizlik bir dikkat dağıtıcı olmaya yüz tutuyor. Televizyon ve radyoda, en kısa zaman diliminde en fazla bilgiyi vermek için, telaş içinde konuşuluyor. İşittiğimiz şeyin değeri düşüyor, kelimeler sıkıştırılmış bir konuşma içinde anlamını yitiriyor. Dizüstü bilgisayarlar, cep telefonları, e-posta veya faks cihazları bizi dünya ile sürekli temas halinde tutuyor ve iletilere hızlı ve doğru bir tepki verme konusunda baskı altına alıyor. Ancak hız ve doğruluk, çoğu zaman birbirinin payından alıyor. Günübirlik hayatımızı yaylım ateşine tutan gürültü patırtı ve bilgi seli, bizi giderek hızlandırıyor ve ânın içinde dikkatli özenli kalmamızı zorlaştırıyor. Bu "çabuk hallet" kültürü içinde dikkat eksikliği zamanımızın yaygın sorunlarından birisi haline geliyor. İş dünyasında tutunmak için bilgiyi süratle işlemeniz, bir etkinlikten diğerine kaymak için alesta beklemeniz ve dikkatinizi birinden diğerine fazla vakit kaybetmeden yönlendirebilmeniz gerekli. Hızlı bilgi işlemenin giderek daha kolay hale gelmesi beyinlerimizde esaslı değişikliklere yol açıyor. Bu değişimlerin de elbette bir bedeli var; ilişkilerimizin derinlik ve kalitesi. Televizyonda hızla akıp giden imgeler hepimizde hayatın hızla ilerlediği, ona yetişmek için bizim de hızlanmamız gerektiği yanılsamasını yaratıyor. Bu medya seliyle sürüklenen beyinlerimizin de bazı temel ayarlamalar yapması gerekiyor. Burası ve orası arasındaki hat artık belirsizleşmiştir. Teknoloji sayesinde artık sadece burada değil, aynı anda başka yerlerdeyiz de. Arkadaşımızla sohbet ederken göz ucuyla internetten gazete okur veya hattın diğer ucundaki bir başka dostumuzla "konuşuruz". Böylesi zamanlarda gerçekte neredeyiz? Teknoloji bizi giderek daha müphem zaman ve mekan ilişkilerine yerleştirmektedir. Zaman hızlanırken, mekânlar parçalanmaktadır. Burada ve orada, ayırt edici anlamlarını kaybetmektedir. Teknolojinin ilerlemesiyle birbirinden çok farklı gerçekliklerin içine aynı anda girebiliyoruz. Amerika'daki bir dostumuzla telefon veya net üzerinden konuşurken, evden birine laf yetiştirebiliyoruz. Ancak yaptığımız hiçbir işe tam olarak ruhumuzu katamıyoruz. Hiçbir iş bizden istediği dikkati tam olarak alamıyor. Bir işten diğerine hızla kaymak, aynı anda iki işi birlikte kotarmaya çalışmak, etkinliğimizi düşürmekle kalmıyor, zaman ve enerjimizi de yiyip bitiriyor. Beyin aslında tek işe, uzun süreli odaklanmaya programlı ve bunu zorlayan her durum dikkat sorununu tırmandırıyor. Dikkat dikkat!
Sayfa 211 - Kapı YayınlarıKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.