Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

“ ..Son yıllarda vaizler; halk arasında dine bağlılık, yılgınlık (aynı zamanda tutku ve insansal ve tanrısal yasalara boyun eğiş) uyandırmak için hiçbir zaman olmadığı kadar korkunç, insanı allak bullak eden ölümcül sözcükler kullanır oldular. Hiçbir zaman günümüzdeki kadar, Flagellant'ların (kendi kendilerini kırbaçlayanlar) ayinleri sırasında, İsa'nın ve Meryem Ana'nın acılarının esinlediği övgüler işitilmedi; basit insanların inancını, cehennem azabını çağrıştırmada günümüzde olduğu kadar direnilmedi." "Belki de tövbe gereksinimi," dedim. "Adso, günümüzdeki kadar tövbe çağrısında bulunulduğunu işitmedim hiç; ne vaizler ne piskoposlar ne de benim Tinci kardeşlerim artık gerçek bir tövbe esinleyecek durumda değil..." "Ama üçüncü dönem, Melek Papa, Perugia Ruhani Meclisi..." dedim şaşkın. "Özlem bunlar. Büyük tövbe dönemi sona erdi; tarikatın ruhani meclisi bile bunun için söz edebiliyor tövbeden. Yüz, iki yüz yıl önce, büyük bir yenilenme kasırgası esti. İster aziz ister sapkın olsun, kim bundan söz ederse yakılıyordu. Şimdi herkes bundan söz ediyor. Bir anlamda Papa bile tartışıyor bu konuyu. İnsan soyunun yenilenmesinden ruhani meclisler ve saraylar söz ediyorsa eğer, buna inanma.” … Tövbe çağı sona erince, tövbekârlar için tövbe gereksinimi bir ölüm gereksinimine dönüştü. Ölümü ölümle ödeyerek, ölüm getiren gerçek tövbekârlığı yenilgiye uğratmak için çılgına dönmüş tövbekârları öldürenler, ruhun tövbesi yerine imgelemin tövbesini, doğaüstü acı ve kan görüntülerini koydular; bu görüntülere gerçek tövbenin 'aynası' adını verdiler. Basit insanların, hatta bazen okumuşların imgeleminde cehennem işkencelerini canlandıran bir ayna. Böylece -deniyor- hiç günah işlenmeyecek. Korku aracılığıyla ruhu günahtan uzak tutup başkaldırının yerine korkuyu koymayı umuyorlar." “Gerçekten de artık günah işlemeyecekler mi?" diye sordum heyecanla. "Günah işlemekten ne anladığına bağlı, Adso," dedi üstadım. "Birkaç yıldır yaşamakta olduğum bu ülkenin insanlarına haksızlık etmek istemiyorum ama aziz diye çağırsalar da, bir put korkusuyla günah işlememek, İtalyan halkının pek de erdemli olmayışının tipik bir belirtisi gibi görünüyor bana. İsa'dan çok Aziz Sebastiano'dan ya da Aziz Antonio'dan korkuyorlar. Bir yeri temiz tutmak istedikleri zaman oraya kimse işemesin diye bir tahta parçasının ucuyla Aziz Antonio'nun bir resmini çizerler, çünkü İtalyanlar köpekler gibi duvara işerler; bu resim oraya işemek isteyenleri kaçırır. Böylece İtalyanlar, üstelik vaizlerinin davranışlarından ötürü, eski boş inançlara dönme tehlikesiyle karşı karşıyalar; bedenin dirileceğine artık inanmıyorlar, yalnızca bedensel acılardan ve aşağılanmalardan büyük bir korku duyuyorlar; bu yüzden de İsa'dan çok Aziz Antonio'dan korkuyorlar."
Sayfa 178 - Can Sanat Yayınları, 36. baskı, Çev. Şadan KaradenizKitabı okudu
·
728 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.