Salih hocam emeklerinize sağlık. Her zamanki gibi düşündüren, sorgulatan ve bilgilendiren bir metin kaleme almışsınız. Siz, içinde bulunduğunuz ‘eğitim penceresinden’ olayı neden-sonuç ilişkisi kurarak ve çözüm önerileri de sunarak analiz etmişsiniz. Eğitim gerçekten de bu işin olmazsa olmazı. Ancak ben bu tür konulara hep parça-bütün ilişkisi içerisinde bakmaya gayret ediyorum.
Çözüm pastasından aslan payını eğitime vermek gerektiği konusunda hepimiz hemfikirizdir sanırım. Ancak pastadan geriye kalan bölümün de doğru bir şekilde sahiplendirilmesi gerekiyor. Aile, medya, sosyal medya, diğer kurumlar, sivil toplum vs... Herkes bu işin bir ucundan tutmak zorunda.
En ince detayına kadar düşünülüp tasarlanmış bir eğitim müfredatı bile, evde Survivor dışında hiçbir şey konuşulmayan bir ailenin içindeki bir çocuğu ne kadar değiştirebilir ki?
Bir başka örnek; son zamanlarda youtube’a giren herkesin karşısına ‘tik tok’ adında saçma sapan videolar üretilen bir kanalın yüzlerce farklı reklamı çıkıyor. Reklamların çoğunda, sınıfta ders işlerken sıkılan veya kütüphanede kitap okurken sıkılan gençlerin bir anda kalkıp elindeki kitabı bir köşeye fırlatarak dans etmeye başladığı garip bir kurgu var. Mesaj çok açık: ‘Dersler ve kitaplar sıkıcıdır, hadi onları bir kenara bırakıp dans edin ve eğlenin!’
Siz yazınızda tefekkürün önemine değinmişsiniz. Sizin gibi sorumluluk alan eğitimciler, sonucunda olumlu ve erdemli davranışlara dönüşecek bir tefekkürün önemini ve değerini anlatmaya çalışırken sosyal medya bulduğu her fırsatta gençlere bunun tam tersini pompalıyor.
Biraz uzattım, lütfen kusura bakmayın. Gerçekten çok önemli bir konu ve bu konuyla ilgili olumsuzluklar biz hissetmeden hayatımıza girip bir virüs gibi yayılıyor. Bu konularda ilgili kişiler gerekli tedbirleri çok kısa bir süre içerisinde almazlarsa, birkaç yıl sonra bambaşka şeyler konuşuyor olacağız Salih hocam... Allah’tan hayırlısını diliyorum...
Değerli incelemeniz için tekrar teşekkür ederim. Selam ve saygılarımla...