Savaştan ve militarizmden daha saçma bir şey olamaz"
Alman ordusunun bütün cephelerde çökmeye başladığı günlerde, Andreas adında genç bir Alman eri cepheye katılma emri alır. Ölmek istemeyen ama gittiği cephede öleceğini düşünen hattâ buna inanan ve bunu saplantıya dönüştüren Andreas'ın cepheye yaptığı tren yolculuğunda yaşadıkları ve çokça içsel konuşmalarının bulunduğu bir kitap Trenin Tam Saatiydi.
Andreas , Willi ve Sarı olarak ismi geçen askerler ile yolculuğunda trenin bir ara istasyonda kalması ve bu üçlünün Willi 'nin önderliğinde gittikleri randevuevinde, Andreas' ın Polonya'lı bir kız ile tanışması ve ikisi arasında yaşananları, sohbetlerini, itiraflarını okumak hem üzücü, hem ilginçti....
Savaşın saçmalığını, insanlara hem maddi hem de manevi olarak yaşattıklarını yalın bir dil ile kaleme almış Böll. Andreas ve Olina için yaptığı psikolojik analizleri, durum tasvirlerini yine bu kitapta da çokça beğendim.