İskender Pala'nın usta kurgusu ile Yunus Emre'nin tasavvuf yolculuğunu okuyacağınız bu kitapta; eşi Sitare, çocukları İbrahim ve İsmail'den daha sonra dönemin Moğol saldırısından bahseder. Saldırıda Yunus Emre; eşi ve bir oğlunu kaybeder. Diğer oğlu İsmail'i arayış yolculuğunda ise yolu Hacı Bektaşi Veli ile kesişir. Asıl içsel yolculuğuna ise Tapduk Emre Dergahı ile başlar.
Tasavvuf, sevgi, aşk, samimiyet deyince akla gelen ilk isimlerdendir benim için Yunus Emre. Kitabı daha önce okuduğum Yunus Emre kitaplarından farklı kılan eşi Sitare'ye olan sevgisi ve kitaptaki anlatım diliydi. Sitare ölmesin bu yolculuk beraber devam etsin isterdim.
"Bize güzelliğinden bir nebze tattırdığı vakit koydu o sevgiyi kalbimize. Kulun bu dünyada güzele düşmesi, güzelliğin peşinde olması, güzelliğe doğru akıp gitmesi hep bu yüzdendir."(Syf. 326.)
Güzelliği ararken Leyla'yı bulma ve Mevlaya varma dileğiyle...