Cesur kadınlardır cesareti yaratan...
.
Yazar, hemcinslerine : Para kazanın , kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın . Ve yazın , erkekler ne der diye düşünmeden yazın ! diye sesleniyor.
Daha önce bu türden bir kitap okumamıştım. Zaten konu da bu türün neden yaygın olmaması ile alakalı. Yani neden okumadığım konusu bu kitapta saklı bir durum... Kısır döngüye girdim yahu (
Hamlet kitabındaki pasaj gibi: Hamlet'in deli olduğu bir gerçek; gerçek olması acı, acı olması gerçek... )
İngiliz yazar 
Virginia Woolf feminist bir bakış açısıyla (ki feminizm erkek karşıtlığı değildir) kadınların tarihsel olarak verimliliğindeki eksikliğin nedenlerini tek tek çıkartıp , örneklerle de bu savlarını güçlendirmiş. Neden 21 . Yy öncesinde ünlü bir kadın yazar yok mesela? Ya da çalışmalarıyla dikkat çeken bir bilim kadını? Sosyal yaşamda asosyal bırakılmalarının nedenleri neydi? Buna benzer soruların yanıtlarını birbirinden ünlü kişilikler üzerinden bulmaya çalışıyor. (Bilhassa Shakespeare kardeşimizi hedef tahtasına oturtmuş. ) Haklı mı peki? Yerden göğe kadar haklı. Şimdi eşitliğin sağlandığı ülkelerin birkaçına bakalım, Norveç, Finlandiya, İsveç, İsviçre, İzlanda (eşitliğin henüz tam olarak sağlanamadığı Fransa, İngiltere, Almanya...)
gibi ülkeler (lanet emperyalist tarafları bir yana ) size neyi çağrıştırdı? Durun ben söyliyim: Saygı , verimlilik, kalite, sevgi, hoşgörü, konfor... Yani kadın-erkek eşitliğinin idrakına varmış ülkeler bunun meyvelerini almış ve her iki cins için daha yaşanabilir bir ortam oluşturmuş. Helali hoş olsun...
Bazı zincirleri kırmak adına çok kıymetli bulduğum bu kitapta iki küçük eksiklik hissettim. Bunlardan birincisi, Semtomları ve teşhisleri koyan yazar pek bir reçete sunmamış olması. Böyle sağlam tezlere sağlam reçeteler ne güzel giderdi be..
Bunlardan ikincisi ise birgün bu kitap sınırları aşıp başka ülkelerin insanlarınca da okunur durumu pek hesaba katılmamış. Kendi ülkesinin profesörlerinden çokça bahsetmiş akademisyenlerden de. Bunu yaparken de çoğunlukla isimleriyle hitap etmiş, yani sıfatsız olarak. Bu da okuma iştahını körelten bir durumdur. Kendi köyünün iki metre dışına çıkamamış benim gibi gariban biri nerden bilsin bu adamları. Anlamadınız değil mi? Anlatamadım daha doğrusu.. Bunu bir örnekle açıklayalım o zaman. Bir gün ben bir kitap yazıyorum (heyecanlandım) ve kitapta Nihat Hatipoğlu'nun dediği gibi falan filan... Türkiye'de bu kitabı okuyanlar kimden bahsettiğimi pekala bilir. Ama Hindistanlı bir okur Nihat Hatipoğlu'nu nerden tanısın? Nihat Hatipoğlu'nun İmparator mu, yazar mı, dünyaca ünlü bir mucit mi yoksa yunan mitolojisindeki bir tanrı mı olduğunu merak edip bana guru guru söverler. Ayrıca bir Hintli Nihat Hatipoğlu'nu neden tanımak istesin ve daha kötüsü ben yazdığım bir kitapta neden Nihat Hatipoğlu'ndan bahsedeyim? Olmayacak şeyler söylüyorum.
(Herkesten korkuyorum,çünkü korkutulmuş bir anneden geldim dünyaya.
Anton Çehov )
Cesur kadınlardır cesareti yaratanlar...
Dip not: İncelemem kitap ve kendi gözlemimden ibarettir. Lütfen başka yerlere çekilmesin değerli arkadaşlar.
Genel hatlarıyla beğendiğim bir kitaptı. 10/7
Sevgi içimizde
·
2.870 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
"İzimler idrakimize giydirilmiş deli gömlekleridir" C. Meriç
kitabı okumadım çünkü Feminizm! Yazarın kitabı yazma amaçlı erkek düşmanlığı/karşıtlığı olmasa bile, bence kadınları olmayacak ya da mücadele edemeyecek bir şekilde yönlendirme var. Paylaştıklarını göz ucuyla da olsa okudum. İslam ülkeleri ile batı medeniyeti ve dini arasında uçurumlar var. Batı kadar modernlik/Çağdaşlık bize çok uzak kalıplarımız farklı. Buraya bir istatik koyayım, batı da kadına, şiddet, tecavüz vakaları bizden daha fazla yani akıl hocamız batılılar olmasın, biz kendi ölçülerimize uygun bir model buluruz ama bu her alanda asla olmayacak. Konu uzun kolay gelsin :) Bu arada Mustafa Kemal Atatürk'ün 18 aşkı vardı :) Atamız da çok çekti kadınlardan :)
Hocam kıymetli yorumunuz için çok teşekkürler. Gözlemlerimi aksetmeye çalıştım. Tabi ki varoluştan bu yana kimse mutlak doğru benimki diyemez. Batı 'nın kendi içindeki hali ile doğuya bakan hali iki farklı kutup gibidir. Kendi içinde problemleri en aza indirmişler denilebilir ama dışarıya karşı hala aç kurtlar gibi emperyal emellerini dikte ettiklerinin gayet farkındayım. Kendi kültürümüz yenilikçi bir şey inşaa etmediği sürece batıya bakmaya mecburuz hocam. Onlar bizi kıskanıyordu gerçi
Bu yorum görüntülenemiyor
Kaleminize sağlık, hemen hemen aynı şeylere değinmişiz. 😊 (#101966967) Ben de iki yıl önce falan okudum kitabı, çok da beğendim. Eleştirilip, ön yargı ile yaklaşanlar çok, ama bence kıymetli bir yazar.
Teşekkürler efendim, sizin incelemeniz benimkinden daha kapsamlı olmuş, sizin de kaleminize sağlık ☺️🌿
1 sonraki yanıtı göster
Gerçekten çok yerinde bir inceleme olmuş. Okurken ben de aynı şeyleri düşünmüştüm
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.