Gönderi

Kıyıdaki
Arka koltuklarına gömüldüğü arabada kendini kafese tıkılmış gibi hissediyordu. Yaşadıkları, oturduğu çevre, arkadaşları.. hiçbiri yüreğine sıcaklık taşımıyordu. Alışkanlıkların uyuşturuculuğuna yenilmişlik içinde zaman tükenip gidiyordu. Mutlu değildi! Bakışların üzerinde toplandığı, birçok elin uzandığı imkânlar kendisi için bir anlam ifade etmemeye başlamıştı. Bir şey arıyordu; zihninde uçuşan sorulara cevap olacak bir anlamın peşindeydi.Oturduğu yerde daha fazla dayanamadı, ani bir hareketle şoföre durmasını söyledi. Şoföre kendisini beklememesini söyleyerek arabadan indi. Küçük ağaçlarla çevrili büyük bir parkın yanındaydı. Parka doğru yürümeye başladı. Hafif hafif esen rüzgarı yüzünde hissetti. Parkın toprağına elleriyle dokundu. Bir dinginlik duydu içinde. Derince bir nefes aldı. İleride birkaç çocuk neşeyle salıncakta sallanıyordu. Bir tebessüm yayıldı yüzünde! Çocukluğunu hatırladı.Peki ne manası vardı şu çocukların koşup oynamasının da ağaçların, gökyüzünün, kendinin... Sığınabileceği, tutunabileceği bir insan sıcaklığı ve güvenini bilmiyordu, görmemişti bugüne kadar. Gözlerini kapadı ve uzun bir süre öyle kaldı. Gözlerini açtığında yanı başındaki diğer bankta birinin oturmuş olduğunu gördü. Kırk yaşlarında bir hanımdı, uzak kaldığı, çoğu kimsede korku uyandıran bir imajın sahibi biriydi. Gayr-ı ihtiyarî incelemeye koyuldu. Yanı başına çantasını koymuş, çantanın dış cebinde hiç okumadığı, sadece ismini duyduğu bir gazetenin logosu görünüyordu. Kendisine bakıldığının ve incelendiğinin farkında olmayan kadın elindeki derginin sayfalarını çeviriyordu. Konuşmak istedi. Hiç tanımadığı ve bugüne kadar birebir yakınlık kurmadığı kimlikteki bir insanla konuşmanın zorluğunu hissederek kadına seslendi, gazetesini istedi. Kadın elbette, buyurun!' diyerek gazeteyi uzattı Gazeteyi aldı ve incelemeye koyuldu. Okumaya başladı. Ait olduğu toplumun yaşadığı deneyimleri düşünürken gözü bir fotoğrafa takıldı. Çok farklı kimlikleri olan, ancak beraber yaşamanın ve paylaşmanı yollarını arayan insanlar... İyi şeyler yapabilmenin heyecanı, hayatın merkezine 'başkası'nı, öteki'ni de katma isteği... Oysa kendisi bu tarz bir tavrın çok uzağındaydı. Kendisini kuşatan gürültülü bir çevreye rağmen yoğun bir yalnızlığın içindeydi. Söylenmeye başladı: Hep uzak kaldığım, tanımadığım, karşılaşmadığım insanlar beni şaşırtıyor. İlk kez bu gazeteyi okuyordu. Cevaplayamadığı bir yığın soru.... Düşünmeye devam etti: 'İnsanların içini harekete geçiren bir zenginlik içinde gözümü açtım. Ekonomik sıkıntının insanı nasıl sardığını bilmeden büyüdüm. İstedim ve aldım! Arzu ettim ve yaşadım! Etrafımı eşyalar sardı. Bulunduğum yere insanlar doluştu. Beğenilerimiz, kaygılarımız, tercihlerimiz aynı merkezde buluştu. Benzeştik ama birleşemedik. Birbirlerimize farklı bir zenginlik katmıyor, birbirimizi tüketiyor ve eksiltiyorduk. Ve şimdi görüyorum ki, hep bir tarafıma yüklenmişim. Bir yerden beslenmiş, bir yerimin kıyısına demir atmışım. Ve anlıyorum ki, içimdeki boşluk beni rahatsız ediyor. Bu boşluk büyüdükçe küçülmüşüm.' "
Sayfa 68 - Nil YayınlarıKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.