Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

2086 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
21 günde okudu
Hayatımı yazsam roman olur!
Arka planda Nazım Hikmet'in kendi sesiyle okuduğu şu şiir çaladursun, biz de biraz Nazım Hikmet ve kitabı hakkında konuşalım. youtu.be/w1DfZ3pcaWw Babasının yirmi beşinci kızı benim üçüncü karım, gözlerim, dudaklanm TARANTA - BABU. Hayatımı yazsam roman olur diye bir tabir vardır ya, işte; bir adamın 61 yıl süren hayatını okuduk 2086 sayfada. Sadece şiir okumak için satın alırsanız bu kitabı, hayal kırıklığına uğrarsınız. Bu kitabın içinde şiir de var, manzume de var, roman da var, hikaye de var, deneme ve makale yazıları da var, mektup da var, çeviri şiir ve düz yazılar da var, anlayacağınız var oğlu var. Hatta Nazım Hikmet, hakkında yazılan taşlama ve hicivlere cevap niteliğinde şiirler bile yazmış, söyleyenin mevki ve makamlarına aldırmadan en sivri üslubu ile üşenmeden cevap vermiş herkese. Kısa bir giriş yazısından sonra yeniden en başa dönelim şimdi. Hiçbir şiirini ya da hayat hikayesini okumamış birisine "Nazım Hikmet kimdir?" diye soracak olursanız, hemen şu iki cevaptan birini alırsınız; "Rusya'ya kaçan vatan haini değil mi o?." ya da; "Şu bulmacalarda soyadı Ran olan şair değil mi?" 1902 yılında Osmanlı İmparatorluğuna bağlı Selanik'de dünyaya gelir Nazım Hikmet. Şiirleri elliden fazla dile çevrilmiştir ve serbest nazımın ilk uygulayıcısıdır. Düzyazı şiiri Türk Edebiyatına getiren ilk şairimiz olur kendisi. Ayrıca ressam Celile Hikmet annesi, döneminin en büyük devlet adamlarından birisi olan TBMM başkanı Ali Fuat Cebesoy ise dayısıdır. Komünist düşünceleri yüzünden ömrünün çoğunu Türkiye'deki farklı cezaevlerinde geçirmiştir. Ne kadar cesur bir adam olduğunu şiirlerinde belli ediyor zaten. Hükümetin yanlışları karşısında güneş gibi parlayıp herkesi aydınlatmaya çalışıyor, tabi, devleti geçici süreliğine de olsa yöneten hükümetin yanlışlarını yüzüne çarpmakla uğraşanın sonu her zaman ceza ve ölümdür. 1951 senesinde ülkeyi terk ediyor ve Türk vatandaşlığından çıkartıldığı için Polonya vatandaşlığına geçiyor. Nazım Hikmet'in dedeleri 1848 senesinde Polonya ayaklanması ile Yunanistan'a göç edip Osmanlı vatandaşlığına geçmişler. Annesinin babası Mustafa Celalettin Paşa ise Polonya asıllı Osmanlı paşasıdır. O yüzden Polonya vatandaşlığına geçmesi zor olmasa gerek. Türk vatandaşlığından çıkartılma kararı 46 yıl sonra, 5 Ocak 2009 yılında iptal ediliyor. Öldükten sonra bunun hiçbir ehemmiyeti olmaz ki diye düşünebilirsiniz, en azından artık medyada adı geçtiğinde arkasından vatan hainiydi o diyemeyecekler, bu da ailesi açısından iyi bir şey. 1963 senesinde geçirdiği kalp krizi sonucu Moskova'da ölüyor, mezarı hala Moskova'dadır. Aslında Nazım Hikmet'in vatansever mi, yoksa vatan haini mi olduğuna dair uzun uzadıya konuşulabilir ancak ben kişisel hayatı değil de şair kişiliği hakkında konuşmak istiyorum sadece. Hakkında emin olduğum tek bir şey var, o da bu adamın şair olmak için doğduğu. Henüz 12 yaşımızda kaçımız şiir nedir biliyordu? Nazım Hikmet ise henüz 12 yaşında şöyle bir şiir yazmış; "Sisli bir sabahtı henüz Etrafı bürümüştü bir duman Uzaktan geldi bir ses ah aman aman! Sen bu feryad-ı vatanı dinle işit Dinle de vicdanına öyle hükmet Vatanın parçalanmış bağrı Bekliyor senden ümit." 20 Haziran 1329 [31 Temmuz 1913]. Sy 1873 Yeniden altını çiziyorum, Nazım Hikmet bu şiiri "12" yaşında yazmış. Kitabın son sayfaları Nazım Hikmet'in 12-15 yaşlarında yazdığı şiirlere ayrılmış. Bir çocuğun kaleminden çıkamayacak kadar duygu dolu, milliyetçi ve vurucu şiirler vardı. Altta yer alan şiiri de 14 yaşında yazmış; "Ey zavallı vatanım Neden böyle ağlıyor Neden midir, çünkü ona Evlatları bakmıyor." Sy 1877 Son olarak Nazım Hikmet'in o filmlere, kitaplara, dizi repliklerine konu olmuş "BENCE SEN DE ŞIMDI HERKES GlBlSlN" şiirini 17 yaşında kaleme almış. Bu bilgiden sonra şuraya bir şaşıran surat emojisi koyalım. Gelelim kitaba. Kitabın 2086 sayfa olması gözünüzü sakın korkutmasın. Nazım Hikmet şiirlerin bir çoğunu serbest ölçü ile yazdığından, alıntılardan fark etmişsinizdir yazım stilini, bazen bir dizeyi alt alta bölerek yazmış, bu yüzden çoğu sayfayı okumanız on beş saniyeyi bile geçmiyor. Ama o tek bir dizeyi bile tamamlamayan satırlar o kadar dokunaklı ki... 2086 sayfa boyunca sürekli ağlamasanızda gözleriniz nemli okuyacaksınız Nazım Hikmet'i. Bütün ömrünü inandığı, doğru bildiği ideolejiler yüzünden dört duvar arasında yaşasa da, kelimelere döktüğü sessiz haykırışları, kelimeleri kullanmasında ki yeteneği sayesinde o kadar dokunaklı dizeler yazmış ki... Piraye'ye hapiste yazdığı şiirler mesela; "Kitap okurum : içinde sen varsın, şarkı dinlerim : içinde sen. Oturdum ekmeğimi yerim : karşımda sen oturursun, çalışırım : karşımda sen. Sen ki her yerde "hâzırı nâzır"ımsın konuşamayız seninle, duyamayız sesini birbirimizin : sen benim sekiz yıldır dul karımsın ..."" Ayse'nin mektupları bölümü ise uzun süren nemli gözleri sağanak yağmura çeviriyor resmen. "Kocacığım, kendimi dehşetli zavallı buluyorum. Acıyorum kendime. Bu da pek azaplı bir şey. Beni unutma. Ellerinden öperim." Sy 849 "Kocacığım, gözlerimi tavana dikerek upuzun, sırtüstü yatmak. Renkleri mümkün olduğu kadar silip sesleri mümkün oldugu kadar yumuşatmak. Buna dehşetli ihtiyacım var. Sakin bir yerde, beyaz bir oda, küçük bir karyola, hayır, buyük bir karyola ve içinde ben uzanmışım, sen başucumda oturup sessiz bekliyorsun beni. Daha bunun gibi bir sürü şeyler hep istirahata dair." Sy 849 Oğlunun büyüdüğünü, fiziksel görünüşünü hep mektuplardan öğrenmesi, oğlunu ona hapiste göstermemelerini sanırım yaşamamış kimse anlayamaz. 2086 sayfa boyunca çok fazla etkilendiğim yer oldu ancak en çok altta paylaşacağım şu dizede bıraktım yüreğimi; "Ne tuhaf şey Taranta - Babu; bizi kendi topraklarımızda öldürmek için kendi topraklarımızın baharını bekliyorlar." İtalya'da kendi dilini konuşamadığı için Asya ve Afrika dilleri öğrenen bir adamın mektubunda yazıyor bu dizeler. Döneminin İtalya lideri Mussolini, Habeşistan (Etiyopya) adlı ülkeye saldırmak için yağmurların dinip baharın gelmesini bildiriyor radyoda halkına, sonra Habeşistan'lı gencin Taranta Babu isimli karısına yazdığı bu dizeler çıkıyor ortaya. İncelemeyi uzatmak adına yazmak istemiyorum ancak Taranta Babu'ya yazılan on ikinci mektubu okumaya yürek dayanmaz. Mutlak okuyun nidalarından başka elimden bir şey gelmiyor... Son olarak kitabın basımını yapan Yapı Kredi Yayınevine bir eleştirim olacak. Aynı şiiri birden fazla yayımlamada ki amacı anlayamadım. Mesela Ayşe'nin mektupları 50 sayfa sürüyor, ardından Memleketimden İnsan Manzaraları bölümüne geçip sonra tekrar Ayşe'nin mektuplarını yayımlamışlar. Kitabın başında yer alan bir çok şiiri orta sayfalarda yeniden okuduk. Elimdeki 4. Basım, acaba bana basım hatası mı denk geldi anlayamadım, ya da kitabı kalınlaştırma gereksinimi gördüler maliyeti kurtarmak için. Daha önce de Kazım Taşkent serisinden okuduğum
Bütün Oyunları
Bütün Oyunları
kitabının başında yer alan içindekiler bölümünün diziliş sayfa sayıları yanlış basılmıştı. 108. sayfada gösterilen oyun 165. sayfada başlıyordu, hiç mi kontrol etmeden basmışlar anlam veremedim. Vel hasıl kelam kitabın sayfa sayısı gözünüzü korkutmasın, benim gibi son sayfaları bitmesin diye yavaş yavaş okursunuz yoksa, başka bir inceleme de görüşmek üzere; kitapla kalın ...
Bütün Şiirleri
Bütün ŞiirleriNazım Hikmet Ran · Yapı Kredi Yayınları · 20193,365 okunma
·
849 görüntüleme
Nilllll okurunun profil resmi
Bu kitap çok uzun zamandır elimde bilerek bitirmiyorum aslında arada açıp okumak hoşuma gidiyor. Baş ucu kitabım gibi bişe oldu bir seneyi aşkın süredir. Çok güzel bir inceleme olmuş elinize sağlık.
Harun Gülle okurunun profil resmi
Bitirdikten sonra da açıp açıp okumak isteyeceğiniz çok güzel şiirler var kitapda, teşekkürler, beğenmenize sevindim.
h. okurunun profil resmi
Hemen okumak istedim ellerinize sağlık çok bilgilendirici bir inceleme olmuş
Harun Gülle okurunun profil resmi
Teşekkürler, beğenmenize sevindim
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.