Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Canlı bir organizmanın oluşması için gereken, geçmişte görülmüş olabilecek tüm koşulların halihazırda da var olduğu sık sık söylenir. Ama içinde her türlü amonyum ve fosfor tuzlarının yanı sıra ışık, sıcaklık, elektrik gibi koşulların da bulunduğu küçük ılık bir gölette bir protein bileşiğinin oluştuğunu hayal edebilirsek eğer (ki çok büyük bir "eğer"dir bu!), günümüzde böyle bir madde hemen tüketilir veya absorbe edilirdi, oysa canlı varlıklar oluşmadan önce böyle olmazdı. Böylece Darwin günümüzde yaşamın ortaya çıkmasınının pek mümkün olmadığı çünkü organizmaların gerekli kimyasal bileşenleri sürekli tükettiği sonucuna varmıştı. Öte yandan, yaşam ortaya çıkmadan önce yaşamın kökeni için gerekli kimyasal koşullar yaygın olmalıydı.
Sayfa 43 - Metis YayınlarıKitabı okudu
·
162 görüntüleme
Zeynep okurunun profil resmi
" Oparin ve Haldane, Dünya'nın erken atmosferindeki gazların morötesi güneş ışığı veya yıldırımlar tarafından organik moleküllere dönüştürüldüğünü de öne sürdüler. Bu fikirler, Nobel ödüllü kimyacı Harold Urey'in öğrencisi Stanley Miller tarafından 1950'lerde Chicago Üniversitesi'nde gerçekleştirilen bir deneyde sınandı. Amonyak, metan, hidrojen ve su buharı karışımı bir cam kabın içine kondu ve bu gazın içinden yıldırımı simüle eden bir elektrik akımı geçirildi. Miller cam şişenin tabanında sarımsı bir suyun yoğuntaştığını gözlemledi. Bu koyu renk kalıntıda proteinlerin yapıtaşı amino asiderin de aralarında bulunduğu organik moleküller vardı. O günlerde, basın Miller-Urey deneyinin yaşamın kökeni sorununu kati surette çözdüğünü yazıp çiziyordu. Yaşamın atmosferik kimyanın oluşturduğu bir "ilksel çorbada" başladığı söyleniyordu. Miller 1953'te sonuçlarını yazarken (Oparin ve Haldane'e kadar giden) yaygın görüş genetik materyalin protein olduğuydu, ancak Miller'ın makalesi yayımianmadan bir ay önce, kalıntının gerçek temelinin DNA olduğu tespit edildi. Daha sonra, Miller-Urey benzeri deneylerde karbon, azot ve hidrojen atomlarının altıgen halkalarını içeren moleküller de üretildi. Bunlar DNA'da bulunan türden halkalardır."
Zeynep okurunun profil resmi
"1920'lerde hem Rus biyokimyacı Alexander Oparin hem de Britanyalı biyolog J. B. S. Haldane yaşamın ortaya çıktığı ortamda oksijen bulunmadığının farkına vardı. Dünya'nın oksijen zengini atmosferi bitkiler, algler ve bakterilerin yaptığı fotosentezin bir sonucudur. Oksijensiz bir atmosfer prebiyotik kimya için daha uygundur çünkü oksijen organik maddeyi karbondioksite dönüştürerek karmaşık moleküllerin birikmesini engeller. Gerçekten de, onlarla aynı dönemde yaşamış olan jeolog Alexander MacGregor 1927'de bulduğu Arkeyan Devir'den (3,8-2,5 Ga öncesinden) kalma tortul kayaçların eski atmosferde oksijen bulunmadığını gösterdiğini ortaya koydu. MacGregor, Zimbabwe'de bulunan demir minerallerinin modern tortul kayaçlardan farklı olarak oksitlenmemiş olduğunu gözlemlemişti; modern tortul kayaçlarda ise atmosferdeki oksijenin demir içeren minerallerle tepkimeye girmesiyle oluşan pas renginde demir oksitler vardır. Günümüzde, MacGregor'un akıl yürütmesi pek çok veriyle de destekleniyor."
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.