Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Asra Bedel Günler, İnsanlığa Küsmüş Bulutlar...
Kaderin bir cilvesi midir bilemiyorum ama ne zaman
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
kitapları okusam, hava hep yağmurlu ve kasvetli olur. Bu yağmurlu havalar, içi hüzün dolu kitaplara da pek çok yakışır. Hemen her kitabında yüreklerimize göz yaşlarımızı akıtırken, yeryüzüne de gökten damla damla hüzün yağar. Artık ne zaman yazarın veya eserlerinin adını duysam, gözümde yağmurlu Bursa günleri canlanır. Kitabımızın adı da tam böyle havalara yakışır türden:
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Şubat ayında
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra Bedel
kitabını okumuştum. Yine yıllardır beklettiğim bir kitaptı. Öyle bir dönemde okudum ki kitabı, millet olarak asra bedel nice günler yaşadık. Kitabın giriş kısmı beni çok etkiledi. Tren istasyonlarının yazar için çok değerli olduğunu okumuştum bir yerlerde fakat itiraf etmem gerekiyor ki,
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra Bedel
kitabı, tek başına beklentimin biraz altında kaldı. Evet, içerisinde bir hüzün hali, bir eleştiri barındırıyor ama sanki bir şeyler eksik kalıyor gibiydi. Nihayet kitabın sonuna geldiğimde, kitabın daha iyi anlaşılması için
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen Bulut
kitabının okunması tavsiyesine denk geldim. Dönemin siyasi baskıları sebebiyle,
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
, sonraki yıllarda bu kısmı ayrı bir kitap olarak yayınlamıştır. Araya çok fazla zaman girmeden, olay örgüsü hafızamda henüz tazeyken okumanın faydalı olacağını düşündüm. Nitekim de öyle oldu.
Cengiz Aytmatov
Cengiz Aytmatov
, döneminin siyasi gelişmelerini ve tarihinin geleneklerini eserlerinde en iyi işleyen yazarların başında yer alıyor. Hemen her eseri tarihi birer kaynak niteliğinde. Şimdi biz
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra Bedel
üzerinde duralım. Amerika ve Sovyet Rusya'nın ortak kurdukları bir uzay üssünde çalışan, Kozmonot 1-2 ve Kozmonot 2-1 koduyla iki görevli bulunmaktadır. Bu görevliler, uzaydan gelen sinyaller sayesinde dünya dışı varlıklarla iletişime geçer ve bir not bırakarak bu varlıkların ülkesine giderler. Gittikleri gezegende savaşların ve sınırların olmadıklarını haber verirler. Amaçlarının ise dünya ile etkileşime geçmek olduklarını belirtirler. Fakat bu istek Amerika ve Sovyet Rusya'nın ortak kararı ile reddedilir ve iki görevliyle de tüm bağlar koparılır. Kitabı okurken kendi kendime çok sorguladım bu kısmı. Dünya dışı bu varlıklar ile etkileşime geçilmesini neden istememiş olabilirler? Dünya tarihine geçecek bir olayı nasıl olur da elleriyle geri çevirirler? İşte tam bu soruların cevaplarında siyasi ideolojiler ön plana çıkıyor. Savaşsız bir dünya en çok kime güç kaybettirir? Amerika'nın bu konudaki tavrı anlaşılabilir belki ama sosyalist Rusya buna neden engel olmak istedi? Belki de amaç gerçekten sosyalist bir devlet olmak değil, sosyalistmiş gibi davranmaktı. Ya da bu ideoloji, içi boş bir kavramdan ibaretti. Bir de mankurtlar var. Eziyetler sonucu geçmişini, milletini, ailesini, ismini unutan mankurtlar. Onlar sadece birer piyondur. İtaatsizlik kavramı onlar için yoktur. Günümüzde de doğu ve batı arasında sıkışmış, ne batıya tam anlamıyla ayak uydurabilmiş ne de kendi geleneklerini farkına varabilmiş bir çok insan var. Kazangap'ın oğlu Sabitcan, yazarın bu konudaki eleştirilerini odak noktası haline getirdiği karakter olarak karşımıza çıkıyor, tam bir mankurttur. Geçmişini unutan milletlerin bu mankurtlardan en ufak farkı yok bana göre. Eskiden hayvan derisi ile yapılan bu işkenceler, günümüzde farklı şekillerde yapılmakta. Gelelim
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen Bulut
kısmına.
Gün Olur Asra Bedel
Gün Olur Asra Bedel
'de hikayesi bilinmezlikler ile yarım kalan Abutalip Kuttabayev'in tutuklandıktan sonra başına gelenleri ve esasen tutuklanma sebeplerini öğreniyoruz. Savaşların, belirli süreler içinde yapılıp bitmediğini, etkilerinin en çok da masumları uzunca yıllar etkilediğini farkında varıyoruz. Yükselmek için sınır tanımayan, başkalarının sırtına basmayı, gücünün yettiğini ezmeyi büyüklük olarak gören insanların en güvendikleri kapının siyaset olduğunu görüyoruz. Rüzgar ne tarafa eserse, o yöne meyledenlerin ne kadar zararlı olabileceklerini anlıyoruz. Kuttabayev de işte böyle bir insanın kurbanı olmuştu. Kitabın en vurucu kısmı ise, trenin Boranlı İstasyonundan geçerken, Kuttabayev'in ailesine son defa bakması, kimsenin de bundan haberinin olmamasıydı. Sorumlusu olmadığı bir suçtan yargılanan, umutsuz bir baba... Cengiz Han bölümünde ise yine birçok siyasi mesaj var. Kayıtsız ve şartsız şekilde verilen emire itaat, önemli bir suç olmasa dahi itaatsizliğin cezasının ölüm olması ve bu cezanın da ibreti alem için halkın gözleri önünde yapılması... Burada esas kişinin Cengiz Han olmadığını da az çok tahmin edersiniz. Bir kez daha edebiyatın gücünü anladığım iki güzel eser okudum. Yazar olabilmek belki kolaydır ama büyük bir yazar olabilmek, eserleri ile dönemine ışık tutabilmek, sıradan insanların boş kavgalar ile yaptıkları eleştirileri edebiyat ile yapabilmek eminim ki çok zordur ve büyük bedeller ister. Bu iki eseri birbirinden ayırmadan, ara vermeden okumanızı tavsiye ediyorum. Özellikle
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen Bulut
çok daha ince bir kitap olmasına rağmen, içerisinde çok daha büyük mesajlar barındırıyor. İncelememi bu eser üzerine yapma sebebim de buydu. Acaba hayatımızın bir döneminde bizlere de küsmüş bir bulut var mıdır? "Bu incelemede kelimeler sağdan sola, soldan sağa gider gelir, gider gelirdi..."
Cengiz Han'a Küsen Bulut
Cengiz Han'a Küsen BulutCengiz Aytmatov · Ötüken Neşriyat · 202315,6bin okunma
··
692 görüntüleme
Ela okurunun profil resmi
Çok güzel iki kitap bitirip yine muhteşem bir inceleme yazmışsın. Sahi senin bu kalem gücünü napicaz?
Mehmet Emin Akın okurunun profil resmi
okumanız benim için yeterli efendim... :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.