Arapça ve Farsça iki sözcüğün oluşturduğu bir tamlama olan (Türkçe olmayan) “Muannit Sahtegi” adının kahramanımıza yakıştırılmasının nedenleri elbette bu alt bölümün sınırlarını aşıp bu kitabın bütününe yayılıyor, ama burada hemen şunu da kaydedebiliriz; Vüs’at O. Bener böylesine tuhaf ve düpedüz kırma bir ad kullanarak, okur ile roman kişisi (alımlama süreci ile yazınsal gerçeklik) arasında doğal, kendiliğinden yakınlıklar kurulmasını önleyecek bir uzaklık koyuyor; böylece bir anlamda da, saydamlığı ortadan kaldırıyor.