Hemen itiraf edeyim, bugüne kadar kendimi grafik roman okuma keyfinden mahrum ettiğim için çok pişmanım. Daha önce grafik roman deyince aklıma ilk gençliğimde okuduğum karikatür dergileri geliyordu. Yeterince karikatür okumuşum hissi:)) O yüzden hiç elim gitmedi. ‘Bizim büyük chalkengemiz’ maddelerinden birini tamamlamak için aldım bunu, görev gibi. Bakınız, kitap listelerine dahil olmanın okurlara yararı, madde 2 falan.
Yanlış sokağa sapıp kendini paralel evrende bir mahallede bulan Adsız Adam’ın başından geçen absürd olayları heyecanla okumak yeterince güzel. Ama bir de bunun metinlerarası göndermeleri olan bir kitap olduğunu okuyup, tıpkı bir bulmaca çözer gibi, metnin içindeki yazarları ve kitapları bulmaya çalışmak okumayı daha keyifli hale getirdi.
Tavşan deliğine düşen Alice’den, Melville’nin balinasına, Kafka’nın dünyadaki sıkışmışlığına uzanan yolculuklar düzenliyor bu kitap. Mahallenin tüm sakinleri tıpkı Michael Ende Momo’sundaki kafasının içinde zamanı çalan ‘Duman Adamlar’la yaşıyor gibi. Bu kadar kısacık bir kitapla, toplasan bir avuç metinle bu kadar kitaba yolculuk etmek çok acayip değil mi?
Hasılı..Bayıldım. Kızımın “sen de mi kendine resimli kitap aldın?” sorusunu, sen de doğru yolu buldun gibi okuyup, buradan devam ediyorum. Çizilmiş dünyalara taşınıp dururum artık..