işte o zaman, insanların yıllardır unuttuğu büyük korku, hayatı meydana getiren ne varsa hepsini kaybetme duyusu tekrar belirdi. Ve gündelik yaşayışın sıkıcı ve boş yanları, sabahleyin yatakta uyanma olayı, içilen ilk sigara, tramvay, ışıklı camekan, fabrikadaki veya dairedeki iş, başıboş dolaşma, çocuğun şımarıklığı, çok eski filmler gösteren sinema, yeni pabuçlar, piyango, cumartesi akşamı, -ötedenberi var oldukları halde- insan mutluluğunun simgesi kesiliverdi bir çırpıda; pek yakında tümünün ebediyen kaybedileceği seziliyordu zira.