KİM BU EZİLENLER?Yazarımızın eseri dört bölümden oluşmakta: Birinci bölümünde Ezilenlerin pedagojisinin gerekçelerinden, ezen-ezilen ilişkisi ve ezme durumundan; ikinci bölümde baskın aracı olarak" Bankacı Eğitim Modeli"nden, bu modelin varsayımları ve özelliklerinden, bu modelde öğretmen-ögrenci ilişkisinden ve bankacı eğitim modeline karşı olarak geliştirmiş olduğu "Problem Tanımlayıcı Eğitim" modelini açıklar(Bu modellerin ne olduğunu açıklamak uzun süreceği için kısaca değineceğim). Üçüncü bölümde diyalogçuluktan, dördüncü bölümde ise kültürel eylemin karşıt teorilerin zeminleri olarak diyalog karşıtlığından, ezenin aracı olarak diyalogçuluğun karşıtlığı ve özgürlükçü olarak diyalogçuluktan bahsetmekte.
Öncelikle yazarımızın kitabında değindiği bankacı eğitim modeli; ezber temelli yürütülen ezberle- yap mantığıyla yürüyen bir sistemdir. Bunun yanlış bir model olduğu ve çok sorun yaratacak olması dolayısıyla eleştirdiği, eğitimde asıl uygulanması gereken modelin ise problem tanımlayıcı olması gerektiği hususunda uzun uzadıya kitabında yer veriyor. Bankacı eğitim modeline ben uzunca değinmeyecem çünkü halihazırda ülkemizde uygulanan bir model olması dolayısıyla hepimizin zararlarına çokça aşina olduğumuz kanısındayım.
Yazarımızın ezilen olarak tanımladığı kişiler ise başkasının iradesi altında yaşayanlardır. Başkasının her dediğini yapıp, o kişiye itaat ettikçe mutluluğunun, yaşam standartlarının daha iyi olacağına inan kişiler.Hayatının monotonluğunun bozulmasından korkan kişiler. Bu kişilerin bu durumda olmalarının temel sebebini de neden bu haldeyiz diye sorgulamamalarından, tüm olup bitenleri kaderciliğe bağlamış olmalarından kaynaklandığını belirtiyor. Yazarın bu ifadeleri size de çok tanıdık geldi değil mi ? Tanıdık geldiğinden eminim. Günümüz şartlarında gerek devletimizin yönetim şekli olsun gerek halkın halihazırda olduğu pozisyon olsun gerek de şu anki eğitim sistemi olsun yürütülen tüm sistemlerin hep bir ezen ezilen ilişkisi içerisinde yürütüldüğünü görüyoruz. Peki halk olarak bizi kim eziyor biliyor musunuz? Söyleyeyim size; Ülkemizde yoksulluğu bitirebilecekken bunu yapmayıp insanları sırf kendi ideolojilerine bağlı tutmak için binlerce hatta milyonlarca insanı yardım adı altında kullanıp bununla övünenler, insanımız yarın yiyecek ne bulabilirim derdindeyken porsiyonları küçültün de israf olmasın deyip binlerce liralık giyimiyle göz boyayanlar, yapması gereken şeyleri yapıp ta gözümüze sokarcasına biz yaptık biz! diye ortalıkta naralar atanlar.Zenginin zengin orta gelirli ve fakirin daha da fakirleşmesine neden olanlar. Alım gücünün olmaması nedeniyle halkını depresyona sürükleyenler, Onlarca kişinin haksızlığa uğramasına neden olanlar.. Evet bizi bunlar eziyor. Bence biz halk olarak çok eziliyoruz. Neden mi? Çünkü yaşadığımız günümüz şartlarında her olup biteni kaderciliğe bağlayıp vicdan rahatlatılmaya itilen ve buna inandırılan kişiler bizleriz yine. Evet asıl ezilen bizleriz. Yaşanabilecek felaketleri az kayıpla atlatabilecekken önlemler alınmayıp yaşanan felaketlerde vefat sayılarını dahi yalan söyleyerek suçlarını örtbas etmeye çalışıp sonra da helallik isteyen insanlar da bunlar. Bizim hayatımız onlar için bu kadar önemli işte! Sadece sayılardan ibaretiz!. Herhangi bir fikir ayrılığında karşındakini ondan daha vatansever olsa dahi terörist diye yaftalayan insanlar da bunlar. Eğitim ve eğitimcinin değerinin en diplerde olmasına sebep olanlar da bunlar. Birçok okulda binlerce öğretmen açığı varken ve bir branşın hocası 4,5 tane ayrı branşta derse giriyorken hâlâ ücretli öğretmenlik adı altında sırf daha az para ödemek için asgari ücretin altında onlarca kişiyi çalışmaya mecbur bırakanlar da bunlar. Eğitimi, dini ve birçok şeyi siyasete alet edip bununla rant elde etmeye çalışanlar da bunlar. Ve daha nice sıralayamadığım kişiler bunlar..
Nefretim bu kadar güzel olan ülkem ve insanlarını bu hale getirenlere, nefretim sadece şu an iktidarda olana değil; nefretim muhalefetin bundan bin beter olmasından, nefretim adamakıllı bir muhalefet dahi olamayıp ülkeye her anlamda çeki düzen veremeyenlere, nefretim iki kuruş fazladan para görünce gözü hemen dönenlere . Halkı onlarca sorun yaşarken hiçbir şey umrunda olmayanlara, tek derdi koltuk sevdası olanlara. Nefretim insanımızın kutuplaşmaya bu kadar meyilli olmasından.. ve daha nicelerine..
Ben açıkçası bu saatten sonra ülkemiz adına güzel şeyler olacağına inanmıyorum. İnsanlarımız bu kadar kutuplaştırılmışken küçük bir olayda hemen kavgaya başvururlarken bundan sonra güzel günler göreceğimize inanmıyorum..
Bu kitabı okuma sürecim boyunca yukarıda az da olsa değindiğim bu birkaç yıldır yaşanan olayları göz önünde bulundurup hep bir sorgulama içinde okudum ve sonunda kitabı bitirip kapağını kapatırken lanet olsun! demeden edemedim.
Ülkemde yaşanan birçok şeyden o kadar rahatsızım ki, sadece düzelebilmesi için temennide bulunabiliyorum..
Kitabı okurken sizde de bir farkındalık oluşturacaktır. Yaşadığınız şeyleri sorgulama imkanı sunuyor. Sorguladıkça da yaşadığınız kötü yönetimler dolayısıyla başınıza gelen sorunların kimler yüzünden olduğunu daha açık bir şekilde görüp vebal yükleyebiliyorsunuz..
Kitabı 1,5 yıl önce okumuştum. Önüme kitapla ilgili alıntı çıkınca hatırladığım kadarıyla inceleme yazmak istedim. İncelememde kitapta değinmediğim ve atladığım bölümler de var. Genel anlamda okurken hep bir değerlendirme üzerine okuduğum ve kısa sürede bitirdiğim bir kitap olmuştu.
Okumanızı tavsiye ederim.
