Okuduğum ilk Ahmet Altan kitabı.
Yakın bir arkadaşımın armağanıydı kitap. Bana hediye ettiğinde "Ahmet Altan, insanların fiziksel olarak bedenlerini de, duygusal olarak ruhlarını da çok başarılı soyabilen bir yazar" demişti. Ne kadar da doğru bir tespit
Hayran kaldım insan ruhuna yaptığı yolculuklarda…
Dehşete düştüm bir dava peşine takılıp insanın insana yapabileceği caniliklere…
Hüzünle baktım inandıklarımızın ve kutsallarımızın bazen bizden neler neler götürdüğüne …
Şaşırdım hiç anlamam sandığım insanları bu kadar iyi anlayıp onların dünyasına girebildiğime…
Bir kadın vardı Fazıl’a …
Bir sahne vardı… Hızla yağan yağmurun altında çamura düşüp, hıçkırıklarla ağlayarak yüzleşiyordu kendinden verdiği senelerle… Bir yandan da çok korkuyordu davasından döndüğünde içinde kalacağı boşluk, kaybedeceği sıcaklık için. Yalnızlıkta boğulmak kolay verilebilecek bir karar değildi .
İşte ben o yağmurda ıslandım Fazıla ile beraber . Yaşadıklarının her zerresini hissettim içimde….
Kitapla ilgili tek eleştirim geçişler olabilir. Ne zaman geçmişe döndük, ne zaman hangi karakterin hayatına geçtik çok karmaşıktı başlarda . Sonra alıştım ve çözdüm galiba …
Bu ilk Ahmet Altan kitabım . Ve son olmayacak diye düşünüyorum şimdi …