Gönderi

“O anda aklına gelen şeylerden biri de sara bunalımlarıydı. Eğer sara nöbeti uyanıkken gelmişse, nöbetin başlamasından biraz önce, içini kaplayan sıkıntının, tedirginliğin, bunaltının arasında zihni bir anlık silkinmelerle canlanır, içinde büyük bir yaşama isteği belirirdi. Bir şimşek gibi parlayıp sönen bu kısacık sürede yaşadığını hissetmesi var olduğunun bilincine ermesi on kat artardı. Bütün benliği pırıl pırıl aydınlanırken heyecanı, kuşkuları, tedirginliği yatışır; içini sevinç dolu bir huzur kaplardı. O anda umutlarla dolup taşar, içinde her şeyin en doğrusunu yapmış olmanın dinginliği yer alırdı. Fakat bu anlar, bu coşkunluk, sara nöbetinden önceki son saniyenin (hiç bir zaman bir saniyeden fazla sürmezdi), sadece bir önsezisi gibiydi. Ama dayanılmaz bir saniyeydi bu.
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.