Gönderi

Buzul çağı, Milankoviç döngüsü
1900'lerin başında Milankoviç buzul çağları teorisini ortaya koydu: buna göre, güneşin ve ay'ın yerçekimsel gücü, dünyanın hareketini hafifçe etkilemekte ve dünya, güneşe doğru eğilmekte. Milanković'in teorisi başlangıçta, Dünya'nın yarımkürelerindeki bir eğimin, gezegenimizi buzula çevirecek kadar şiddetli kışlara yol açtığını varsayıyordu. Fakat Köppen adlı bir Rus meteorolog, Milankoviç'in çalışmalarını daha da derinleştirerek, büyüleyici bir ayrıntı keşfetti. Gezegenimizin buza dönüşmesinin suçlusu soğuk kışlar değil, hafif serin geçen yazlardı. Döngü, hava bir yaz, o kış yağın karı eritecek kadar ısınmadığında başlıyor. Hafif serin geçen yaz ayları boyunca erimemiş olan buz tabanı, ertesi kış karın birikmesini kolaylaştırıyor, ki bu da hem ertesi yaz karın kalkmama olasılığını arttırıyor, sürekli kar yağması ve kalkmayan kar tabakası, Güneş ışığını daha fazla yansıtarak soğumayı şiddetlendiriyor; Bu da daha fazla kar yağması getiriyor ve süreç böyle devam ediyor. Birkaç yüzyıl boyunca biriken mevsimsel kar yığını, muazzam bir buz tabakasına dönüşüyor ve buzul süreci başlıyor. Burada çarpıcı olan nokta, koşullardaki Görece küçük bir değişiklikten böylesine büyük bir şeyin ortaya çıkması. Buzul çağlarından çıkarabileceğimiz en önemli ders şu: müthiş sonuçlar elde etmek için müthiş bir güce sahip olmanız gerekmiyor. Bir şey bile bileşerek büyüyorsa küçük bir başlangıç temeli o denli olağanüstü sonuçlara yol açabilir ki, mantığa meydan okuyormuş gibi görünür.
Sayfa 68 - Scala YayıncılıkKitabı okudu
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.