Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

14 yaşımı dolduruyordum. Nereye gideceğimi, nelerle karşılaşacağımı bilmiyordum. Bildiğimiz tek şey, "Bolu'ya okumaya gidiyor" olmam idi. Kendimi tutamıyor, ağlıyordum. Kozyaka Köyü'nden, iki öğretmen, köyden üç kişi, yüzümüz gözümüz sarılı olarak erkenden katırların üzerinde Bolu'ya hareket ettik. Karlı, çok soğuk bir gündü. Kalacağım ev, kuzeyi ve batısı geniş bahçeyle çevrili, üç katlı tarihî ahşap bir evdi. Evde kalabalık bir aile yaşıyordu. Terzi Mehmet Efendi'nin evi. Sağlık ailesinin, o kısıtlı imkanlar ve ekonomik şartların zorluğuna rağmen, kalabalık evlerine beni de kabul etmeleri, günümüz ailelerinin anlayamayacağı bir fedakarlık ve hayırseverlik örneğidir. Evin ikinci katında bahçeye bakan bir odada yatıp kalkmamı önerdiler. Derslerimi o odada yapıyor, sabahları hocam Nalbantoğlu Hafız Abdullah Efendi'ye talim okumaya ve her gün bir cüz vererek hıfzımı dinletmeye gidiyordum. Ailenin öz çocuğu gibiydim. Bana hafız, hafız deyip duruyorlar ve seviyorlardı" s.57-59
Sayfa 57 - mihribat yayınları
·
14 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.